8 Temmuz 2011 Cuma

MUTLAKA OKUYUNUZ

Sayfadaki yazıları eksik görüyorsanız sayfa özelliklerine girip metin boyutunu küçültün.En üstteki beyaz kutucuğa anahtar kelimeleri ayrı ayrı yazın ve Enter tuşuna basın ihtimali olan hastalık isimleri çıkacaktır. İstediğiniz sonuçlar çıkmazsa kelimeleri kısaltın veya değiştirin öyle arayın Örneğin: Kanama yerine Kan kelimesini deneyin veya İltihabı yerine İltiha deneyin. Arama sonucunda çok sayfa çıkarsa daha fazla kelime grupları girerek arayın sonuçlar azalacaktır. Merak ettiğiniz bir hastalığa bakmak için kelime başına * işaretini ekleyerek arayın Örneğin : *Kulak *İltihabı
Çocuk hastalıkları için arama yaparken Çocuk veya Bebek kelimelerini de ekleyiniz. Uyarı: Sitedeki yüzeysel bilgilere dayanarak ilaç kullanmayınız, güvenilir ve doğru tedavi için mutlaka doktorunuza başvurmalısınız.Lütfen soru sormayınız sadece gözlemlerinizi, kullandığınız ilaçları ve hikayenizi yazın, böylece diğer hastalarla deneyimlerinizi paylaşmış olacaksınız...

*Zehirlenmeler (6)

Zehirlenmeler
Vücuda zehirli (toksik) bir maddenin girmesi sonucu normal fonksiyonların bozulmasıdır. Vücuda dışarıdan giren bazı yabancı maddeler, vücudun yaşamsal fonksiyonlarına zarar verebileceğinden zehirli (toksik) olarak kabul edilirler.
Zehirlenme yolları üç grupta toplanır.
Sindirim yoluyla: En sık rastlanan zehirlenme yoludur. Sindirim yoluyla alınan zehirler genellikle ev ya da bahçede kullanılan kimyasal maddeler, zehirli mantarlar, bozuk besinler, ilaç ve aşırı alkoldür.
Solunum yoluyla: Zehirli maddenin solunum yolu ile alınmasıyla oluşur. Genellikle karbon monoksit (tüp kaçakları, şofben, bütan gaz sobaları), lağım çukuru veya kayalarda biriken karbondioksit, havuz hijyeninde kullanılan klor, yapıştırıcılar, boyalar ev temizleyicileri gibi maddeler ile oluşur.
Cilt yoluyla: Zehirli madde vücuda direk deri aracılığı ile girer. Bu yolla olan zehirlenmeler böcek sokmaları, hayvan ısırıkları, ilaç enjeksiyonları, saç boyaları, zirai ilaçlar gibi zehirli maddelerin deriden emilmesi ile oluşur.
BELİRTİLER
Sindirim sistemi bozuklukları; bulantı, kusma, karın ağrısı, gaz, şişkinlik, ishaldir.
Sinir sistemi bozukluklarında bilinç kaybı, havale, rahatsızlık hissi, kaslarda ağrı, kasılma, hareketlerde uyumsuzluk, şok belirtileri görülür.
Solunum sistemi bozukluklarında nefes darlığı, solunum durması, baş ağrısı, baş dönmesi, kulak çınlaması, oksijen yetmezliği nedeni ile ciltte kızarıklık, morarma gözlenir.
Dolaşım sistemi bozukluklarında nabız bozukluğu, baş ağrısı, soğuk terleme, kalp durması gözlenir.
İLKYARDIM
Sindirim yolu ile olan zehirlenmelerde;
Bilinç kontrolü yapılır. Ağız zehirli madde ile temas etmişse su ile çalkalanır, zehirli madde ele temas etmişse el sabunlu su ile yıkanır. Yaşam bulguları değerlendirilir. Kusma, bulantı, ishal gibi belirtiler değerlendirilir. Kusturulmaya çalışılmaz, özellikle yakıcı maddelerin alındığı durumlarda hasta asla kusturulmaz. Bilinç kaybı varsa koma pozisyonu verilir. Üstü örtülür. Tıbbi yardım istenir(112), olayla ilgili bilgiler toplanarak kaydedilir;
Sindirim yolu ile olan zehirlenmelerde tıbbi müdahaleye yardımcı olmak için
—Zehirli maddenin türü nedir?
—İlaç ya da uyuşturucu alıyor mu?
—Hasta saat kaçta bulundu?
—Evde ne tip ilaçlar var?
Solunum yolu ile zehirlenmelerde;
Hasta temiz havaya çıkarılır ya da cam ve kapı açılarak ortam havalandırılır. Yaşamsal belirtiler değerlendirilir(ABC). Yarı oturur pozisyonda tutulur. Bilinç kapalı ise koma pozisyonu verilir. Tıbbi yardım istenir(112). İlkyardımcı müdahale sırasında kendini ve çevresini korumak için gerekli önlemleri almalıdır. Solunumu korumak için maske veya ıslak bez kullanılır. Elektrik düğmeleri ve diğer elektrikli aletler ve ışıklandırma cihazları kullanılmaz. Yoğun duman varsa hastayı dışarı çıkarmak için ip kullanılmalıdır. Derhal itfaiyeye haber verilir(110).
Cilt yolu ile zehirlenmelerde;
Yaşam bulguları değerlendirilir. Ellerin zehirli madde ile teması önlenmelidir. Zehir bulaşmış giysiler çıkartılır. 15–20 dakika boyunca deri bol suyla yıkanmalıdır. Tıbbi yardım istenir (112).
Zehirlenmelerde Genel İlkyardım Kuralları
1- Zehirlenmeye neden olan maddenin uzaklaştırılması (Kirli madde vücuttan ne kadar çabuk uzaklaştırılırsa o kadar az miktarda emilir),
2- Hayati fonksiyonların devamının sağlanması,
3- Sağlık kuruluşuna bildirilmesi (112).

HAZIRLAYAN; Sağlık Bakanlığı Acil ve Afetlerde Sağlık Hizmetleri Daire Başkanlığı

*Yüz *Felci ve *Fasiyal *Sinir *Bozuklukları (6)

Yüz Felci ve Fasiyal Sinir Bozuklukları
Beyinden yüz kaslarına gelen komutların kesintiye uğraması sonucu yüz kaslarının kasılamaması olarak tanımlanabilir. Aynaya bakılırsa iyileşmeyeceği, terliğin tersi ile yüze vurulursa düzeleceği şeklinde batıl inanışlar vardır. Bazen “şeytan çarpması” olarak nitelendiği de olur. Çok eski dönemlerden beri bilinmektedir.
Yüz siniri orta kulak iltihaplarında etkilenebilir. Şeker hastalarında daha sık görülür.
BELİRTİLERİ
Kişi istemli olarak gözünü kapatmaz, kaşlarını kaldıramaz, dudaklarını sıkıca kapatmaz. Ağzın bir tarafa kayması, gözün kapanmaması şeklinde kendini gösterir. İçilen suyun ağızdan akması, göz yaşarması şeklinde fark edilebilir.
Yüz felcini esas olarak ikiye ayırmak mümkündür. Gözün kısmen kapatılabildiği, kaşların kaldırılabildiği tipte sebep genellikle beyinle ilgilidir. Böyle durumlarda yüz felcinin yanı sıra kol ve bacakta da güçsüzlük ya da uyuşukluk olabilir.
Yüzün hem alt hem de üst tarafını etkileyen güçsüzlükte ise yüz sinirinin hasarı söz konusudur. Daha sık görülen ve yüz felci dendiğinde akla gelen bu durumdur. Öncesinde çoğu hasta yüzün soğuğa maruz kaldığını ifade eder. Çoğu kişide altta yatan bir sebep bulunamaz.
TANI
Tanı hastanın verdiği bilgiler ve doktorun muayenesi ile konur. Tanı koymak için tetkik yapmak şart değildir. Altta yatan sebepleri araştırmak için bazı tetkikler yapılabilir. Eğer yüz feci tekrarlamışsa, iki taraflı ise, bir çarpma sonucu olmuşsa eşlik eden başka bulgular varsa ayrıntılı tetkik yapmak yararlı olur.
Eğer kulak ağrısı ve ateş varsa kulak muayenesi yapılması gerekir. Çünkü altta yatan hastalığı tedavisi farklı olacaktır. Şüphe halinde kan şekeri ölçülür, kan sayımı yapılır. Eğer eşlik eden başka belirtiler varsa ayrıntılı incelemelere başvurulur.
TEDAVİ
Yüz sinirin etkilenmesi sonucunda ortaya çıkan yüz felci çoğu zaman tamamen düzelir. Az bir kısmında iyileşme yeterli olmayabilir.
Erken tedavide kortizon, romatizmal hastalıklarda kullanılan ilaçlardan bazıları ve Bvitamini tedavisi uygulanır.. Bazı durumlarda virüslere karşı ilaçlar da gerekebilir. Bu tedaviler kısa sürelidir, ancak kullanılmasında sakınca yoksa önerilir. Ek olarak açık kalan gözün korunmasına yönelik merhem ve damlalar gerekebilir. Zararlı dış etkilerden korunabilmesi için gözün kapalı tutulması yararlı olur. Eğer şeker hastalığı, kulak iltihabı ve ya başka bir hastalık varsa bu hastalıkların tedavisi yapılır. Yüz kaslarını çalıştırmaya yönelik egzersizler yararlıdır. İyileşme yeterli olmazsa fizik tedavi yöntemleri denenir.
Yeterli iyileşmenin olmadığı bazı durumlarda ameliyatla tedavi yoluna gidilebilir. Eğer tedavi sonrasında göz hala açık kalıyorsa göz kapaklarının bir kısmı dikişle birleştirilebilir. Bazen farklı yöntemler kullanılarak gözün kapatılması sağlanabilir.
KOMPLİKASYONLARI
Hasar gören sinirler iyileşirken sinir lifleri yanlış kaslara gidebilir. Bu durumda hasta gözünü kapatmak isterken ağzı kıpırdayabilir ya da aksi olur. Yemek yerken göz yaşarması olur. “Timsah göz yaşı” olarak adlandırılır. İyileşme sırasında ortaya çıkabilecek başka bir bozukluk istemsiz hareketlerdir. Kişinin isteği dışında kısa bir süre göz kapanabilir, ağız yana kayabilir. Bu hareketler değişik sıklıklarda görülür. Elektromyografi-elektronörografi (EMG-ENG) yöntemi ile hasar ve iyileşmenin durumu incelenebilir.
KORUNMA
Yüz felcinden korunmak için eğer şeker hastalığı, orta kulak iltihabı gibi rahatsızlıklar varsa tedavi edilmesi gerekir. Bunun dışında soğuk hava akımlarından kaçınmak yararlı olur. En önemlisi hastalık fark edilir edilmez doktora başvurmaktır.

HAZIRLAYAN; Dr.Figen Tokuçoğlu, Doç.Dr.Mehmet Çelebisoy

*Yutma *Güçlüğü (*Disfaji) (6)

Yutma Güçlüğü (Disfaji)

Disfaji terimi katı ve/veya sıvı gıdaların veya tükürüğün ağızdan mideye geçmesi sırasında herhangi bir düzeyde zorluk hissetmeyi ifade eder.

Yutma işlemi;

1) Ağız aşaması boyunca, yiyecek ve içecekler çiğnenerek ve tükürük ile yumuşatılır aynı zamanda dil yiyecek ve içecekleri ağzın arka bölümüne iter ve yutma işini başlatır.

2) Yutak aşaması; yiyecek ve içecekler yutaktan yemek borusuna geçmesi.

3) Son olarak yemek borusu aşamasında, yiyecek ve içecekler yemek borusundan mideye geçer.

Bu aşamaların herhangi birinde oluşabilecek aksaklık yutma güçlüğüne neden olabilir. Bu sebeple, nedenleri arasında basit boğaz enfeksiyonlarının yanı sıra bir takım nörolojik ve ruhsal hastalıklar, yumuşak doku romatizmaları, ciddi enfeksiyon hastalıkları, yutak ve yemek borusu tümörleri yer alabilmektedir. Yutma güçlüğü uzun sürüyor, kilo kaybı, ağrı, ateş, kusma, ağza yiyecek artıklarının gelmesi, ağız kokusu eşlik vb. eşlik ediyorsa ciddiye alınmalı ve bir hekime müracaat edilmelidir.

TANI

Muayene ardından gerekirse kan tahlilleri, ilaçlı (baryumlu) yutak-yemek borusu filmi, endoskopi vs kullanılır.

TEDAVİ

Yutma güçlüğünü tedavisi neden olan hastalığa göre değişmektedir.



HAZIRLAYAN; Doç. Dr. Nurgül ŞAŞMAZ

*Yutak (*Hipofarinks) *Kanseri (6)

Yutak (Hipofarinks) Kanseri
Hipofarinks yutağın gırtlağın hemen arkasında yer alan kısmıdır. Bu bölgenin kötü huylu tümörüne hipofarinks kanseri denir. Yutak burnun arkasından başlayıp aşağıda yemek borusuna kadar uzanan içi boş tüp şeklinde bir yapıdır. Hipofarinks ile burun veya ağız yolu ile alınan hava önde soluk borusuna yönlendirilirken, yenilen yemeklerde yemek borusuna yönlendirilir. Hipofarinksin üç kısmı vardır. Kanser bu kısımlardan biri veya birkaçını tutabilir.
Sigara, tütün ve alkol kullanımı diğer tüm baş boyun kanserlerinin gelişimini artırdığı gibi hipofarinks kanseri gelişimini de artırmaktadır. Dolayısıyla bu ürünleri kullanmamalısınız. Ayrıca demir eksikliğine bağlı kansızlığı olan bazı kadınlarda yemek borusu üst kısmında darlık oluşabilir. Bu da hipofarinks kanseri gelişimi için bir risk taşır.
BELİRTİLER
Yutma güçlüğü temel şikayettir. Başlangıçta sadece katı gıdaları yutma sorunu varken ilerledikçe sıvı gıdalarıda yutmak zorlaşır. Ancak hipofarinks kanseri ilerleyene kadar belirti vermeyebilir. Boğazda takıntı, ağrı, rahatsızlık hissi ve kulak ağrısı diğer önemli şikayetlerdendir. Bu belirtiler başka hastalıklarda da görülebilir. Ancak ısrarcı bir şekilde geçmeyen boğaz ağrısı, kulak ağrısı, boyunda şişlik, yutmada ağrı veya güçlük, ses kısıklığı şikayetleriniz var ise mutlaka aile hekiminize başvurmalısınız. Bu gibi durumlarda aile hekimi sizi kulak burun boğaz hekimine yönlendirecektir.
TANI
Kulak burun boğaz doktorunuz sizden ayrıntılı bir öykü aldıktan sonra tüm kulak burun boğaz muayenenizi yapacaktır. Hipofarinks bölgesi özellikli bir bölgedir ve muayenesi zor olabilir. Öncelikle ayna yardımıyla gırtlağınız ve yutağınız değerlendirilecektir. Refleksi olan hastalara bu muayene boğaz uyuşturularak ta yapılabilir. Eğer doktorunuz muayenede anormal bir durum görürse size ameliyathane şartlarında, narkoz altında veya lokal anestezi altında direk laringoskopi ve özefagoskopi denen işlemi yaparak ( özel ışıklı aletlerle gırtlak, yutak ve yemek borusu muayenesi) tekrar muayene edecek ve biyopsi (parça) alacaktır. Kanser hastalarında boyun muayenesi de önemlidir. Buradaki lenf nodlarının (bezelerin) tutulumu tedavi yaklaşımını değiştirecektir. Doktorunuz sizden ayrıca bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans incelemesi, baryumlu özefagografi, akciğer tomografisi, kemik incelemeleri, karın ultrasonografisi gibi ek tetkikler de isteyebilir.
PROGNOZ
Kadınlarda tümörün daha erken yakalanmasına bağlı olarak seyrinin daha iyi olduğu belirtilmektedir. Erken evrede yakalanması sağkalımı artırmaktadır.
TEDAVİ
Biyopsi sonucunuz kanser olarak gelir ise size birkaç tedavi seçeneği önerilecektir. Bunlar cerrahi tedavi, ışın tedavisi (radyoterapi), ilaç tedavisi (kemoterapi) veya bu seçeneklerin birlikte kullanımı olabilir.
KORUYUCU TEDAVİ
Kanser de koruyucu tedavi ve erken tanı çok önemlidir. Dolayısıyla yukarıda belirtilen şikayetlerin ısrarla devam ettiği durumlarda mutlaka doktora başvurmalısınız ve sigara, tütün, alkol gibi ürünlerden uzak durmaya çalışmalısınız.

HAZIRLAYAN: Doç. Dr. İlknur HABERAL CAN

*Yürüyüş ve *Hareket *Anormallikleri (6)

Yürüyüş ve Hareket Anormallikleri
Ayakta durma ve yürüme için insan vücudunun birçok sistemi, birlikte uyum içinde çalışmalıdır. Bu işleyişin bozulması sonucu değişik yürüme anormallikleri görülebilir.
İstemli hareketin merkezi olan beyinden kaynaklanan hastalıklarda da yürüyüş bozuklukları görülebilir. Vücudun sağ veya sol yarısının yada sadece alt yarısının tutulduğu serebral palsi adı verilen hastalıkta oraklayarak yada makaslayarak yürüme görülebilir.
Beyinden gelen emirlerin kaslara iletilmesi sırasında oluşan hastalıklarda da yürüme bozuklukları görülebilir. Ayağı hareket ettiren sinirlerdeki zedelenmelerde ayağın geriye çekilmesi mümkün olmadığı için, ayağın ucu yerden kaldırılamaz ve at yürüyüşüne benzetilen bir yürüyüş ortaya çıkar. Bu yürüyüş şekli serebral palside de görülebilir.
Parkinsonizm ve Huntington Koresi adlı hastalıklarda da yürüyüş hastalığa özel bir şekil alır. Hasta baş ve gövdesi öne eğik olarak yavaş ve ufak adımlarla yürür. Hasta yürürken kolları sallanmaz, gövdeye yapışık kalır. Yürümeye başladıktan sonra yürüyüş kolayca durdurulamaz koşar adım yürüme görülebilir.
Beyincikten kaynaklanan sorunlarda da yürüyüş bozuklukları görülebilir. Hastalar ayaklarını açarak dengesiz yürür. Gözlerin açık veya kapalı oluşu bu durumu değiştirmez. Sağa sola yalpalama ve düşmeler görülür. Sarhoşvari bir yürüyüş mevcuttur. Tek bir çizgi üzerinde topuk parmak ucu yürüyüşü yapamazlar. Bu geniş tabanlı yürüyüş bozukluğu multipl sklerozda da görülür.
Duyusal iletilerin taşındığı omuriliğin arka kök ve kord lezyonlarında da yürüyüş bozuklukları görülür. Hastalar ayaklarını bitiştirerek ayakta dururken, gözlerini kapattıkları zaman oldukları yerde sallanır ve düşerler. Bacaklarını ölçüsüz şekilde öne atarak yürürler. Gözler kapatılınca yürüyüş kusuru belirgin şekilde artar. Hastalar karanlıkta yürüyemezler.
Frontal lob hasarlarında ayakta durma ve yürüme ciddi şekilde bozulabilir. Yürüyüş yavaş tereddütlü ve güvensizdir. Daha ağır şekillerinde hastanın ayakları yere yapışmış gibidir, bir türlü yürüme hareketini başlatamaz. Adeta yürümeyi unutmuş gibidir. Bu durum özellikle kafa travmaları sonrası veya beyin tümörleri ile birlikte görülebilir.
Kas hastalıklarında; özellikle üst kas gruplarını tuttuğundan ve omurga çevresi kas zaafı nedeniyle karın öne doğru çıkmış olduğundan, iki tarafa yalpalayarak ördek gibi yürüyüş dikkati çeker. Hastanın yerden kalkışı da tipiktir; elleriyle kademeli bir şekilde bacaklarını tutarak ayağa kalkar. Bilateral kalça çıkığında da aynı yürüyüş görülür. Osteomalasili hastalarda da benzer yürüme şekli mevcut olabilir.
Kulak patolojileri de dengeyi bozarak yürüyüş anormalliği yaratabilir. Hasta problemli tarafına düşme eğilimindedir. Uzuv eksikliklerinde de yürüme patolojileri görülebilir.
TANI
Üç boyutlu yürüme analizi ile yürüyüş ve hareket anormallikleri tespit edilebilir. İncelenmek istenen kişi yürüme bandında yürütülerek, yürüme esnasında bacaklarda ve leğen kemiğinin eklemlerinde oluşan açı ve kuvvetler ölçülür ve elde edilen bütün veriler grafik haline dönüştürüp sunulur. Yürüme bandına yerleştirilmiş olan kuvvet platformu yardımıyla, yürümenin bütün fazları boyunca eklemlerde ne kadar moment oluştuğu bilgisayar tarafından hızlı ve otomatik bir şekilde hesaplanır.
Yürüme Analizinden kimler faydalanabilir ?
En sık kullanılan uygulama alanları;
1. Serebral Palsi
2. Parkinsonizm
3. Multiplskleroz
4. Serebrovasküler vakalar
5. Kafa travmaları
6. Omurilik hastalıkları
7. Omurilik yaralanmaları
8. Spor yaralanmaları
9. Ortopedik problemler
10. Amputasyon

HAZIRLAYAN; Dr. Önder Murat DELİALİOĞLU

*Yumuşak *Doku *Bozukluğu, *Kullanma, *Aşırı Kullanma, *Basınç ile İlişkisi (6)

Yumuşak Doku Bozukluğu, Kullanma, Aşırı Kullanma, Basınç ile İlişkisi
Tekrarlanan aşırı kullanım bozuklukları veya tekrarlanan incinme bozuklukları genellikle işe bağlı kas hastalıklarında oluşmaktadır. Bu terim boyun, omuz ve kolların ağrılı durumlarında ve daha çok başparmak, işaret ve orta parmaklarda ve avuç içinde meydana gelen uyuşukluğa bağlı karpal tunel sendromu değdiğimiz durumlarda kullanılmaktadır.
BELİRTİLERİ
Temel yakınma boyun, omuz, kol, el bileği ve belde ağrı; yorgunluk, ellerde ve önkolda zayıflık, hissizlik, ağırlık hissi, ellerde katılık, becerisizlik, elleri açmada/kullanmada zorluk ve ellerde soğukluktur şeklindedir.
Kas ve kemik hastalıklarında işteki fiziksel ve psikososyal faktörler önemlidir. Aşırı güç gerektiren işler, tekrarlanan hareketler, duruş şeklimiz, ısı ve alet kullanımı içeren birçok faktör işe bağlı kas kemik rahatsızlıklarına katkıda bulunur. Yumuşak doku yani kemik dışındaki tüm dokular fonksiyonlarındaki zorlanmalar el ve koldaki kas kirişlerinde değişikliklere yol açmakta bu da ağrı ve/veya hareket kısıtlılıklarına zemin hazırlamaktadır.
Sinirlerin bası altında kalması sonucu etkilenen sinirin vücuttaki trasesi yani uzandığı bölge boyunca uyuşukluk, güçsüzlük ve ağrı oluşabilir.
Kas kasılmasının uzun süre devam etmesi kas yorgunluğu ve ağrıya neden olur. İş yerindeki ısı değişikliği de hastalıkları tetikleyebilir. Isının 20 derecenin altında olması dokunma duyusunu etkiler, el becerilerini ve dolaşımı yavaşlatabilir.
Bel ağrısı, çalışan insanları etkileyen en yaygın kas kemik bozukluğudur. Tetik parmak, başparmakta ve el bileğinde tendon iltihaplanması, boyun/sırt ağrısı, tenisçi dirseği, golfçü dirseği, ulnar sinirin tuzaklanması, omuz ağrısı, karpal tünel sendromu en sık görülen yakınmalardır. Boyun ağrısı uzun süreli aynı pozisyonda olmayı gerektiren işlerde, başın önde olması ve boyunun arkaya doğru aşırı zorlanmasında, baş üstü yapılan işlerde görülebilir.
Boyun ağrısı, en sık bir masada boyunu uzun süre sabit pozisyonda kalan kişilerde oluşur. Uygunsuz boyun pozisyonu; boyun kaslarında erken yorgunluğa neden olur. Boyun ve sırtın üst kısmında ağrı oluşur, baş ağrısı sıktır, aynı zamanda dirsek, önkol ve ele doğru yayılan ağrı oluşabilir. İşe bağlı kas kemik hastalıklarında en sık görülen hastalıklardan biri de karpal tünel sendromudur. Bu duruma el-el bileğinin titreşimi, uygunsuz pozisyonu, avuç içine lokal basınç ve zorlu el-el bileği hareketleri neden olur. İlk 3 parmakta uyuşma, karıncalanma, yanma veya ağrı gibi belirtiler oluşabilir.
TANI ve TEDAVİ
Tekrarlayıcı aşırı kullanım bozukluğu hastalıkları tedavisinde ana unsur işyerinde gerekli değişiklikleri yapmaktır. Tedavide ilaçlar, uygun ateller, fizik tedavi, postür egzersizleri, germe ve güçlendirme egzersizleri, gevşeme egzersizleri önerilir; gerekirse cerrahi tedavi uygulanır.
Günümüzde bilgisayar teknolojisinin yoğun kullanımı sonucu tekrarlayan aşırı kullanım bozuklukları giderek artmaktadır. Mesleki korunma tedaviden çok daha kolay olduğundan iş yerlerinde gerekli değişiklikler yapılmalıdır. Bilgisayar ekranına bakış uzaklığı 50–70 cm olmalı, ekranın üst kenarı göz hizasında olmalıdır. Monitör ve klavye kullanıcının tam karşısında olmalıdır. Klavyenin yeri dirsek seviyesinde olmalı, dirsek bükülümü 70–90 derece üzerinde olmamalı, önkol ve bilekler yere paralel ve doğru düzlemde olmalıdır. Klavyenin tuşlarına hafifçe dokunulmalıdır. Mouse hafifçe kavranmalıdır. Parmak, el ve bilek sinirlerinde zedelenmeye yol açabileceğinden bilgisayar mouse’u kullanımı en aza indirilmeli, klavye kullanımına ağırlık verilmelidir. Çift tüm fonksiyonlar iki elle yapılmalıdır. Telefon omuz ve kulak arasında tutulması boyun ve kol ağrısını arttırmaktadır. Bunun önüne kulaklık kullanımı ile geçilmelidir.
Kalemin sıkıca kavranması el bilek, önkol, boyun ve omuzda gerginliğe yol açar, bunun için geniş kalemler kullanılmalıdır. İskemle kişinin boy ve kilosuna uygun olmalıdır. İskemle yüksekliği ayarlanabilir, tekerlikli, ekseni etrafında dönebilen, kolçaklı ve bel-sırt destekli olmalıdır. Dizler 90–105 derece arasında tutulmalı, oturulduğunda ayaklar yerdeyken uyluklar yere paralel olmalıdır.

HAZIRLAYAN; Doç. Dr. Şükrü SOLAK