22 Haziran 2011 Çarşamba

*Fibroadenom (6)

Fibroadenom

Fibroadenom stromal ve epitelyal elementlerden oluşan iyi huylu bir meme hastalığıdır. Kanserden sonra memede ikinci sıklıkla görülen solid tümör olup 30 yaş altı kadınlarda sık olarak görülmektedir. Bu yaştan sonra görülme sıklığı gitgide azalır ve menopoz sonrasında hemen hemen hiç görülmez. Klinik olarak birkaç ay içerisinde aniden büyüyen sert, ağrısız, hareketli, düzgün kitleler olarak ortaya çıkarlar. Genellikle tek olup %10 olguda çok sayıda ve iki taraflı olabilir. Meme lobüllerinde destek dokuda kollajen dokunun aşırı artışı ile oluşmaktadır. Hormon uyarısı ile oluştuğu görüşü yaygındır. Menstruasyon döngüsünün ikinci yarısında ve gebelikte büyürler. Yaş ilerledikçe hormon uyarısının azalması ile genelde küçülür. Sadece östrojen içeren hormon alınımı fibroadenomlarda büyümeye neden olabilir. Doğum kontrol haplarının fibroadenomlar üzerine bir etkisi yoktur. Ortama 2.5 cm boyutundadır, 10 cm’den büyük olanlarına dev fibroadenom denilmektedir. İyi huylu bu tümörlere daha çok memenin üst dış kadranında rastlanır. İğne aspirasyonunda sıvı gelmez ve ameliyat sırasında çevre dokudan kolaylıkla ayrılırlar. Kötü huylu olma olasılığı çok çok nadir olup yalnızca büyük fibroadenomların kötü huylu olma olasılığı vardır.

TANI
Klinik muayenede genellikle ele gelen 2-2.5 cm, sert, hareketli, ağrısız, düzgün kenarlı bir kitle fibroadenomu düşündürmelidir. Ultrasonda genelde yuvarlak veya oval, meme dokusundan daha düşük yoğunlukta görülürler. Mamografide genelde oval veya yuvarlak, düzgün sınırlı, yoğun olarak görülürler. Menopoz sonrası kadınlarda kitle içerindeki kalsifikasyon (kireç çökmesi) bağlı olarak patlamış mısır görünümü olabilir. Teşhis edildikten sonraki 5 yılda olguların %50’sinde büyüme, %25’inde küçülme görülür, %25’inde ise boyutları değişmez.

TEDAVİ
Büyük olanları veya şüpheli olanları ameliyatla çıkarılmalıdır. Tam olarak çıkarılmadığı takdirde genellikle nüksetmektedir. Bir diğer alternatif olarak iğne biyopsisi ile fibroadenom tanısı kesin olarak konulduğunda bu lezyonların takip edilmesi şeklindedir. Tedavi şekli genellikle 35 yaş altında konservatif olup 35 yaş üzerinde ameliyatla çıkarılmaları önerilmektedir.



HAZIRLAYAN; Dr. Mehmet KEŞKEK, Dr. Tamer ERTAN

0 yorum:

Yorum Gönder