6 Temmuz 2011 Çarşamba

*Rektum *Kanseri (6)

Rektum Kanseri
Kolon ve rektum, sindirim sisteminin “kalın bağırsak” olarak adlandırılan kısmını oluşturur. Kalın bağırsakların yaklaşık 150–180 cm’lik üst kısmına “kolon”, 15–17 cm’lik alt kısmına ise “rektum” adı verilir. Rektum halk arasında makat denilen anüsle sonlanır.
Ağız yoluyla alınan gıdalar, midede ve ince bağırsaklarda sindirildikten sonra kalın bağırsaklara gelirler. Burada bağırsak içeriğinin içinde sindirim sisteminin daha üst kısımlarında emilmemiş olan su da emilerek geriye ‘gaita’ olarak adlandırılan katı kısım kalır. Gaita, kolon ve rektum boyunca ilerleyerek daha sonra anüs yoluyla vücuttan atılır.
Kanser vücuttaki hücrelerin kontrolsüz olarak aşırı şekilde çoğalıp, vücudun çeşitli bölgelerine dağılmalarıdır.
Tıbbi literatürde tanımlanmış değişik kanser türleri vardır.
Vücudun tüm diğer organlarında olduğu gibi rektum da değişik türde hücre gruplarından oluşmuştur. Normal olarak hücreler ancak organizma onlara gerek duyduğunda çoğalırlar. Bu durum organizmanın belirli bir düzen içerisinde gelişmesini ve böylece sağlıklı kalmasını sağlar.
Hücreler gerek olmadığı halde bölünüp, çoğalırlarsa o bölgede bir doku kitlesi oluşur. Fazladan oluşan bu kitle tümör olarak adlandırılır. Bu kitleler benign (etraf organlara yayılmayan) veya malign (etraf organlara ya da vücuttaki başka organlara yayılabilen) olabilirler.
Hücreler kanserli dokudan koparak kana karışabilirler veya lenf yollarına girebilirler. Kanserin yayılması ve vücudun diğer bölgelerinde tümör oluşması bu yolla olur. Kanserin sıçraması ve yayılması “metastaz” olarak adlandırılır. Rektum kanserleri karaciğer, akciğerler, beyin, böbrekler ve idrar kesesine bu yolla yayılabilirler.
Kanser vücudun diğer bir bölgesine yayıldığında, o bölgede yayıldığı yerdeki türden bir tümör oluştururlar ve aynı adla anılırlar. Örneğin rektum kanserleri, karaciğere yayıldığında karaciğerde oluşan tümör karaciğer tümörü olmaz, buna metastatik tümör denir.
Erken tanı
Kanser ne kadar erken tanınır ve tedavi edilebilirse o kadar iyi sonuç alınır. Bu özellikle rektum kanserleri için daha önemlidir. Tedaviden en iyi sonuç hastalık yayılmadan yapılırsa alınır. Ancak gelişen teknoloji ve yeni ilaçlarla yayılan, evresi ileri durumlarda da iyi sonuçlar alınmaktadır.
BELİRTİLER
Rektum kanserindeki belirtilerin başında makattan kanama gelir. Özellikle kanama halk arasında basur olarak adlandırılan hemoroidal hastalık zannedilir ve çoğu zaman önemsenmez. Ancak geçmeyen veya artarak devam eden kanamalar, aşağıdaki yandaş şikâyetlerle birlikte doktora başvurmayı gerektirir.
1. Dışkılama alışkanlıklarında değişiklikler (ishal veya kabızlık olması),
2. Dışkıda bulaşmış kan görülmesi veya dışkının katran gibi siyah bir renk alması,
3. Dışkı çapının incelmesi,
4. Genel mide yakınmaları (gaz, şişkinlik, ağrı veya kramplar),
5. Sıklaşmış gaz ağrıları,
6. Bağırsakların dışkılama sonunda tamamen boşalamamış gibi olma hali, sürekli tuvalete gitme ihtiyacı
7. Nedeni bilinmeyen kilo kaybı, halsizlik
8. Ailede birinci derece akrabada kanser tanısı varlığı (anne, baba, kardeş)
TANI
İlk aşama parmakla yapılan rektal muayenedir. Bu muayene doktor tarafından ele eldiven giyilerek, çoğunlukla vazelin yardımıyla hasta makatının muayenesidir. Bu muayene ile %75 oranında kanserden şüphelenilir ve ek teşhis yöntemlerine başvurulur.
Barsak sisteminin görüntülenmesi: hastaya baryum içeren bir solüsyonun makat yoluyla verilmesinden sonra röntgen filmlerinin çekilmesi işlemidir. Baryum kolon ve rektumun görüntülenmesini sağlayarak doktorun tümörü veya diğer bir anormalliği tanımasını sağlar. Doktorun küçük bir tümörü görebilmek için bazen bağırsakları genişletmesi gerekebilir. Bu nedenle test boyunca dikkatli bir şekilde bağırsaklara hava verilebilir. Bu işlem “çift kontrastlı baryumlu film” olarak adlandırılır.
Kolonoskopi: ışıklı bir tüp kullanarak kolonun tümünün incelenmesidir. Bu işlem bükülebilir bir sigmoidoskop ile yapılanla aynıdır fakat bu kez ışıklı tüp daha uzundur. Rektum kanserlerinin tanısında sigmoidoskop çoğu zaman yeterlidir. Tümörden birden fazla parçalar alınarak kesin teşhise varılır. Kanser saptanırsa, hastanın doktoru bu kanserin evresini, büyüklüğünü ve yaygınlığını bilmek ister. Evreleme işlemi, kanserin başka bir dokuya yayılıp yayılmadığı ve diğer organları etkileyip etkilemediği konusunda doktora yardımcı olur. Tedavinin nasıl olacağı kararı bu bulgulara göre verilir.
Evreleme, rektal kanserin yayılma potansiyeli göz önüne alınarak istenen akciğer röntgen filmleri, ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi, magnetik rezonans, PET CT ve gereğinde makattan ultrason (ERUS) ile bu organların taranmasıyla yapılır. Ayrıca CEA (karsino embriyojenik antijen) testi kandan istenebilir. Bu test özellikle hastalığın yayıldığı durumlarda, kolorektal kanserli insanların kanında normalden daha fazla miktarda bulunabilir.
TEDAVİ
Rektal kanserlerin esas tedavisi tümörlü kısmın ameliyatla çıkarılması ve bağırsak devamlılığı için çıkarılan kısmın alt ve üst uçlarının tekrar karşılıklı ağızlaştırılmalarıdır. Bağırsak uzun olduğu için bu işlem kolaylıkla uygulanabilir. Rektum kısa bir organ (15 cm) olması nedeni ile özellikle anüse yakın yerleşim gösteren tümörlerde (anüs girişinden 5-6 cm yukarıda), hastalıklı kısmın çıkarılmasını temin için anüsün tamamen çıkarılıp, iptal edilerek barsak karın duvarına ağızlaştırılır (kolostomi). Bu şekilde hasta yaşadığı sürece karnına bağlanan barsakdan dışkılar.
Daha önceleri çok daha sıklıkla uygulanan bu yöntem, günümüzde gerek teknolojik gelişmeler (stappler aleti vs.) Ve gerekse bu konuda eğitilmiş ve deneyim kazanmış özellikle kolo - rektal cerrahi ile uğraşan cerrahlar tarafından yapılan ameliyatlarda çok az sayıda hastaya uygulanmaktadır. Ancak tümörlü doku son 5 cm içinde ise kolostomi yapmak zorunludur. Bazen kolostomi rektumda yapılan ameliyatın iyileşmesini sağlamak için geçici olarak (birkaç ay) yapılabilir. Daha sonra bu kolostomi kapatılır. Ameliyata ek olarak, rektum tümörlerinde bazen ameliyattan önce, bazen ameliyattan sonra radyoterapi ve kemoterapi yapılabilir.
KOMPLİKASYONLAR
Her hastalığın tedavisinde istenmeyen problemler ortaya çıkabilir. Bunlar komplikasyon olarak adlandırılır. Rektum kanseri tedavisinde cerrahi ve anesteziye bağlı çeşitli sorunlar oluşmaktadır. Ameliyat sırasında olan kanamalar, yara iyileşmesinde sorunlar, kan pıhtısının çeşitli organlara sıçraması, ilaç alerjileri sık görülenlerdir.
Ameliyat tan sonra hastalar nasıl izlenir?
Rektal kanserlerde ameliyat sonrası nüks etme şansı hastalığın evresine göre değişir. Nüksler genellikle ilk 2 yıl içerisinde ortaya çıkarlar. Bu nedenle bu hastaların ameliyat sonrası ilk 2 yıl içerisinde çok sıkı izlenmeleri gerekir. Eğer nüks saptanacak olursa yeni yapılacak girişimlerle hastanın yaşam şansı artırılır. Ayrıca bu hastalarda geriye bırakılan barsak kısmında yeni tümör oluşma şansı azda olsa vardır. Bunların çok küçükken saptanması ve çıkarılması hastaya tam şifa sağlayacaktır. Bu izlemelerde hastalara 3–6 aylık aralıklarla kan testleri tümör belirleyicileri (CEA), US, tomografi, akciğer grafisi, kolonoskopi gibi tetkikler dönüşümlü olarak yapılır. 2 yıldan sonra senelik kontroller ile hasta izlenmelidir.
KORUNMA
Rektum sindirim sisteminin bir bölümü olduğundan dolayı korunma önerileri alınan gıdalarla ilgilidir. Yağdan fakir, liften sebze ve meyveden zengin diyet, bol su içmek, düzenli dışkılama (her gün bir kez) egzersiz, sigara içmemek ve alkol almamak önerilmektedir.

HAZIRLAYAN; Dr. Rafet KAPLAN

0 yorum:

Yorum Gönder