Sifiliz
Deri ve iç organların hepsini tutabilen değişik klinik tablolarla ortaya çıkabilen bulaşıcı bir hastalıktır. En sık 20-29 yaşları arasındaki cinsel aktif erişkinleri tutar. Cinsel ilişki ile doğrudan temas sonucu bulaşabileceği gibi, doğum esnasında anneden bebeğe ve kan verilmesi ile de bulaşma söz konusudur.
Etken Treponema pallidum adı verilen, kolaylıkla bulaşabilen bir bakteridir. Bu bakteri bütünlüğü bozulmuş olan deri ve müköz zarlardan kolaylıkla vücuda girebilir.
Sifilizin değişik evreleri vardır.
Klinik Sınıflama
1- Edinsel sifiliz:
Erken sifiliz (1 ve 2. devir sifiliz): Hastalığın başlangıcından itibaren ilk bir yıldır.
Latent sifiliz (erken ve geç latent sifiliz): Dört yıldan daha kısa süreli dönemi içine alır.
Geç sifiliz (3. devir)
2- Doğumsal sifiliz:
Erken doğumsal
Geç doğumsal
Birinci Devir Sifiliz:
Etkenle temastan 10-90 gün sonra etkenin giriş yerinde çıkan ülserle karakterizedir. Eğer ilk lezyon serviks ya da rektumun içinde ise farkedemeyebilirsiniz. Papül şeklinde başlangıç lezyonu kısa sürede ülsere olur ve tipik sifiliz şankırı gelişir. Lezyon genelikle tek, bazen birden fazla ağrısız, et renginde, seröz sızıntılı bir ülserdir. Kenarları kalkık olup normal deri ile devam eder. Lezyon tabanı ilk günlerde yumuşak iken bir hafta içinde karton sertliğini alır. Şankırdan 1 hafta sonra bölgesel lenf bezeleri şişer. Bunlar ağrısız, sert, yapışıklık göstermeyen, tek taraflı bezelerdir. Şankır %95 olasılıkla genital bölgede, % 5 olasılıkla genital dışı bölgede yerleşir. Tedavi edilmeyen şankır 6-8 hafta içinde iz bırakmadan kaybolur.
İkinci devir sifiliz
İlk şankır görülmesinden 2-10 hafta sonra ikinci devir sifiliz başlar. Şankır iyileşirken, etken tüm organlara belirtisiz yayılır. % 75’i iyileşirken, kalan % 25 hasta ikinci devir sifilize geçer. Bu dönemde deri mukoza lezyonları, grip benzeri tablo, yaygın lenf bezi şişlikleri, genel durum bozukluğu, ateş, baş ağrısı, kas ağrıları, iştahsızlık olabilir. Lenf bezi şişmeleri objektif bulgu olarak kabul edilir. Deri lezyonları yavaş gelişir; ağrı ve kaşıntı yoktur. Simetrik olan lezyonlar bakır kırmızısı rengindedir. Bu dönem hastalığın en bulaşıcı olduğu dönemdir. Tedaviye çok iyi cevap verirler ve iz bırakmadan iyileşirler.
Üçüncü devir sifiliz
Nadir görülür. Hiç tedavi almamış ya da uygun şekilde tedavi edilmemiş hastalarda kalp, beyin lezyonları ve granülomlarla karakterli sistemik hastalık gelişir. Hastalığın yıkım dönemidir. Bulaşıcı olmayan bu dönemde esas lezyon gomdur. Gom, deride en çok alt bacaklarda görülür. Ayrıca göz, karaciğer, kemik, kalp, beyin ve midede de yerleşir. Deride yerleştiklerinde sert, ağrısız, deri altı nodülü şeklinde başlar. Zamanla deriye açılabilir ve kepeğimsi bir lezyon bırakarak iyileşir.
BELİRTİLER
Belirtiler genellikle hastalığın evresine göredir. Birçok kişide herhangi bir belirti görülmez. Ağrısız ülserler ve büyümüş bezeler birinci devir sifilizin belirtileridir.
İkinci devir sifilizde ateş, yorgunluk ve iştah kaybı olabilir. Sifiliz döküntüleri, şeftali çiçeği renginde, deri seviyesinde, kepeklenme göstermeyen lezyonlardır. Birkaç haftada kendiliğinden kaybolur. Sifiliz papülleri enfeksiyonun ilk 6 ayında görülür. Yuvarlak ya da oval, keskin sınırlı, kırmızı- kahve renkli lezyonlardır. Diğer ikinci devir belirtileri şunlardır:
Mukoza lezyonları: Sık görülür. Ağız ve genital mukoza kırmızı renkli mercimek büyüklüğünde kırmızı noktalar şeklindedir. Papüller yumuşak ve sert damakta, yanakta, dilde ve dudakta yerleşir. Keskin sınırlı, yuvarlak, hafif kabarık, pembe- kırmızı renkte lezyonlardır. Ağız mukozasında diğer lezyon anjindir.
Lenf bezeleri şişlikleri: Ağrısız, sert, yapışıklık göstermeyen, tedaviyle kaybolmayan tiptendir.
Saç tutulumu: Saçlarda ve kaşların dış kısmında dökülmeler olabilir. Tedaviden sonra saçlar çıkabilir.
Deride renk değişiklikleri: Deri renginde açılma veya koyulaşma tarzında lekeler görülebilir.
Tırnak tutulumu: Renk ve şekil bozuklukları, tam tırnak kaybı olabilir. Geç dönemde görülebilir.
İç organ tutlumu: İkinci dönem sifilizde kas eklem ağrıları, kemik ağrıları; böbrek, karaciğer ve beyin tutulumu olabilir.
Üçüncü devir sifilizde kalp, beyin ve sinir sistemi belirtileri olabilir.
TANI
Sifilize neden olan bakteri tarafından salgınan bazı maddeleri tanımlayacak kan testleri yapılır. En eski bilinen test VDRL’dir. Diğerleri ise RPR ve FTA-ABS testleridir.
TEDAVİ
Antibiyotikler kullanılır. İlk olarak kullanılacak olan penisilindir. Ancak allerjisi olanlarda kullanılabilecek başka antibiyotikler de vardır. Tedavi bittikten sonra 3, 6, 12 ve 24 ay sonunda iyileşme olduğundan emin olmak için test yapılmalıdır. Birbirini takip eden iki testte negatifleşme görmeden cinsel temastan kaçınılmalıdır. Birinci ve ikinci dönem sifiliz oldukça bulaşıcıdır.
Sifiliz, bildirimi zorunlu hastalıklardandır.
PROGNOZ
Uygun bir tedavi ile tedavi edilebilen hastalıklardandır. Geç dönem sifiliz ise, tedaviye rağmen uzun süreli rahatsızlıklara neden olabilmektedir.
KOMPLİKASYONLAR
1. *Nörosifiliz
2. *Kalp ve damar problemleri (anevrizma gibi)
3. *Deri ve kemiklerde bozukluklar
4. *Üçüncü devir sifilizdeyumuşak damak ve burun bölmesi yırtılması ve küçük dil kaybı görülebilir.
5. *Gomlar göz kapağında, göz bebeğinde bozukluklara, göz kaslarında felçlere, kalp kapakçığı yetmezliğine, kalp kası ve karaciğer iltihabına, kaval kemiğinde ve kafatası kemiklerinde kemik iliği iltihaplarına sebep olabilir.
6. *Beyin omurilik sisteminde damar tıkanıkları, menenjit tablosu yapabilir.
KORUNMA
Cinsel aktif bir bireyseniz, güvenli seks yapmalı ve kondom kullanmalısınız.
HAZIRLAYAN; Doç. Dr. Şükran KÖSE
7 Temmuz 2011 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder