Yeme Bozuklukları
Biyolojik, duygusal ve kültürel etkenlerin karmaşık etkileşimi sonucu ortaya çıkan yeme bozuklukları hem psikolojik hem de bedensel boyutları olan ve ciddi komplikasyonlara yol açabilen bir hastalık grubudur. Bu konudaki çalışmaların önemli bir kısmı anoreksiya nevroza üzerine yoğunlaşmakta ve Bulimiya nervozanın anoreksiyadan farklı bir hastalık olup olmadığı tartışılmaktadır. Bu bozukluklar hem fiziksel hem de psikiyatrik olarak potansiyel hayati tehlike taşımaktadırlar.
Anoreksiya Nervozanın tarihçesi ‘’kutsal anoreksiya’’ olarak bilinen 1600 öncesi ve sonrası olmak üzere iki dönemde incelenmektedir. İlk dönemle ilgili bilgiler genellikle dini yayınlardan elde edilmektedir. İstemli açlığın birçok dinde kişiyi manevi yönde geliştirdiği yönündeki telkinler anoreksiyanın tarihsel gelişiminde önemli yer tutmaktadır. Anoreksiya 19. yüzyılın sonlarında tıbbi bir problem olarak görülmeye başlamıştır. İlk kez 1874 yılında William Gull anoreksiya nervoza terimini kullanmıştır. Bu hastalar 1950’lere kadar kadar dâhiliye servislerinde takip edilmişlerdir.
Bulimiya nevroza ile ilgili ilk tarihsel veriler eski Mısır, Yunan, Roma ve Arap medeniyetlerindeki zevk için yeme ve kusma bilgilerine dayanmaktadır. Tıpkı anoreksiya nervozadaki gibi 16. ve 17. yüzyılda Bulimiya nevrozayı düşündürecek olgulara rastlandığı görülmektedir. Bu terim ilk kez 1979 yılında Russel tarafından kullanılmıştır.
Kültürel inanç ve tavırların yeme bozukluklarında önemli etkisi olduğu görüşü uzun zamandan beri kabul görmektedir. Özellikle Anoreksiya Nervozanın batı toplumlarında orta ve üst sosyokültürel sınıfta idealize edilen ince ve uzun beden tipiyle ilişkili olduğu düşünülmektedir. Yine balerinler ve modeller gibi fiziksel görünümün önemli olduğu gruplarda yeme bozuklukları daha sık görülmektedir.
BELİRTİLER
Anoreksiya Nevroza beden görünümü ile ilgili aşırı uğraşlar, kilo kaybı ve adet görmeme ile seyreden hem zihni hem bedeni etkileyen tıbbi bir hastalıktır. Hastalar zayıf olmalarına hatta kimi zaman ölüm sınırında olmalarına rağmen kendilerini kilolu olarak görmektedirler. Hastalığın ciddiyetini inkâr etmek çoğu hastada önemli bir bulgudur. Hastalar kilo vermeyi sürdürmek ya da kilo almayı önlemek için çeşitli davranışlar geliştirirler. Fiziksel bulgular ve semptomlar genellikle açlığa bağlıdır. Aşırı zayıflık, tansiyon düşüklüğü, kol ve bacaklarda tüylenme, vücutta ve tükürük bezlerinde şişlik, adet görmeme başlıca fiziksel bulgulardır.
Bulimiya nevrozada ise tıkanırcasına yemek yeme atakları ve sıklıkla kusma/müshil ilacı kullanma gibi kilo korumaya yönelik davranışlar gelişir. Anoreksiya nervozadan farklı bir hastalık olup olmadığı halen tartışmalıdır. Tıkanırcasına yemek yeme, aşırı miktarlarda yiyeceğin kısa süre içinde tüketilmesi olarak tanımlanmaktadır. Hastalar bu şekilde yemek yemenin sağlıksız olduğunun farkındadırlar. Bu atakların sıklığı değişken olup ayda ya da günde birkaç kez yaşanabilir. Tüketilen gıda türünü, ulaşılabilirlik etkiler. Atakların durmasında tokluk hissi değil ağrı ya da bulantı ya da yiyeceğin tüketilmesi etkendir. Bu hastalarda da anoreksiya nervozaya benzer şekilde tüm vücut sistemleri etkilenebilir.
TANI
Tanı koymak için Dünya Sağlık Örgütünce belirlenen ve uluslararası alanda kabul gören gerekli şartlar aşağıdaki gibi özetlenebilir.
Anoreksiya Nervoza
1. Beden ağırlığında beklenenin en az %15 daha altında olması. Hastalarda kilo kaybı vardır veya beklenen kiloya hiç ulaşılmamıştır.
2. Hasta ergenlik öncesi dönemde ise büyüme döneminde beklenen miktarda kilo almaması. Kilo kaybının şişmanlatan yiyeceklerden kaçınma veya aşağıdaki yollarla ve kişinin kendi isteği ile oluşması; kendi kendini kusturma, müshil ilaçları kullanma, aşırı hareket, iştah baskılayan ve sıvı atılımı sağlayan ilaçlar kullanma.
3. Özgül psikolojik rahatsızlık kişinin bedenini beğenmemesidir. Şişmanlama korkusu aşırı değer verilen ve zihinden uzaklaştırılamayan bir düşünce olarak bulunur. Hasta kendisi için düşük bir beden ağırlığı eşiği saptamıştır.
4. Hastalarda hormonal bozukluklar olabilir. Bu kadınlarda adet görmeme, erkeklerde cinsel ilgi ve güç kaybı şeklinde belirti verir.
5. Hastalığın başlangıcı ergenlikten önce ise, ergenlik dönemine ait gelişme gecikebilir, hatta durabilir, büyüme durur, kızlarda meme gelişimi olmaz, adet görmeme olur, erkeklerde cinsel organlar çocuk tipinde kalır. Anoreksiya Nervoza düzelirse, ergenlik gelişimi sıklıkla normal şekilde tamamlanır, fakat ilk kez adet görme tarihi gecikir.
Bulimiya Nervoza
1.Yeme ile inatçı aşırı uğraşma ve karşı konulamayan bir yeme isteği vardır. Hasta kısa sürede büyük miktarlarda tıkanarak yeme nöbetlerini durduramaz.
2. Hasta kusma, müshil ilaçları kullanma gibi yollarla yiyeceklerin şişmanlatıcı etkisini ortadan kaldırmaya çalışır.
3. Çok şiddetli bir şişmanlama korkusu vardır. Hasta kendisi için, tıbben en uygun ya da sağlıklı olandan çok daha düşük ve kesin olarak belirlenmiş bir beden ağırlığı eşiği saptamıştır. Öyküde her zaman olmamakla birlikte sıklıkla bir Anoreksiya Nervoza dönemi vardır, iki dönem arasındaki süre birkaç aydan yıllara kadar değişebilir. Başlangıçtaki bu dönemde Anoreksiya Nervozanın tüm belirtileri bulunabileceği gibi orta derecede kilo kaybı veya geçici adet görmeme ile giden hafif gizli bir form bulunabilir.
SEYİR
Önemli ve kronik bir hastalık olan anoreksiya nervozanın seyri ve sonlanımı değişkenlik göstermektedir. Anoretik hastaların yaklaşık %40’ında tam, %30’unda orta düzeyde iyileşme görülürken %20’sinde kötü sonlanım mevcuttur. Bulimiya Nevroza da çok sayıda düzelme ve nükslerle seyreder. İyileşme oranları Anoreksiya Nevroza’dan daha fazla olup, bazı çalışmalarda %85’e varan iyileşme oranları bildirilmektedir.
TEDAVİ
Yeme bozukluğu olan tüm hastalarda özellikle ilaç tedavisine başlamadan önce sodyum, potasyum, magnezyum, klor, fosfor düzeyleri gibi biyokimyasal kan tetkikleri, idrar tetkiki, tiroid fonksiyon testleri ve EKG yapılmalıdır. Hastalar adet kesilmesi yönünden tetkik edilmelidir. Hastalarda unutkanlık gibi bilişsel zayıflamalar var ise MR veya beyin tomografisi çektirilmelidir. Tedavide psikoterapi yöntemleri, beslenme danışmanlığı ve ilaç tedavisi gereklidir. Hastalar bir psikiyatri dışında etkinliği kanıtlanmamış yöntemler kullanan birimlere başvurmamalıdırlar.
KOMPLİKASYONLAR
Yeme bozukluklu hastalarda tedavi alınmadığı takdirde diğer vücut sistemleri ile ilgili komplikasyonlar sık görülür. Yeme bozukluklarının en önemli komplikasyonu ölümdür. Özellikle Anoreksiya Nevroza hastalarının bir kısmı intihar nedeniyle olmak üzere yaklaşık %5–10 ölüm riski vardır. Ruhsal hastalığı olanlarda doğal ya da doğal olmayan nedenler gerçekleşen tüm ölümler içerisinde en yüksek risk yeme ve madde kullanım bozukluklarındadır.
KORUNMA
Yeme bozukluğunda bilinen etkin bir korunma yöntemi yoktur. Beden imajı ve algısıyla ilgili yetişme tarzı ve eğitim koruyucu olabilir.
HAZIRLAYANLAR; Dr. Yakup ALBAYRAK
8 Temmuz 2011 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder