8 Temmuz 2011 Cuma

*Tifo (6)

Tifo
Salmonella typhi adlı bakterinin etken olduğu yüksek ateş, ateşe rağmen nabız düşüklüğü, bilinç bulanıklığı, baş ağrısı, karın ağrısı, dalak büyüklüğü, deri döküntüleri, kan tablosunda değişiklikler ( lokopeni ) ile karakterize, insanlara özgü, sistemik bir enfeksiyon hastalığıdır.
Daha çok gıda ve sularla, dışkı ile kirlenmiş yiyecek ve içeceklerin ağız yolu ile alınması ile bulaşır. Çeşitli kümes hayvanlarının et ve yumurtaları, balık, midye, istiridye, süt ve süt ürünleri ile, hasta ve portörlerin eşyaları ile doğrudan, yiyecek maddelerini bulaştırması ile dolaylı yollardan olmaktadır.
Tifo sözcüğü eski Yunancada sis anlamına gelmektedir. Bu nedenle eskiden şuur bulanıklığı, dalgınlık ile seyreden tifo denmiştir. Ülkemizde halk arasında tifo hastalığı kara humma adı ile anılmaktadır. Bu konudaki klinik veriler 19. yüzyıl başlarında Fransız klinisyenler tarafından ilk kez tanımlanmıştır. 1880 li yıllarda bu hastalıktan ölümler oldu. Bu yıllarda ilk kez bu bakteriyi saptayan Salmon isimli patoloğun ismine ithafen salmanella hastalığı olarak isim almıştır.
Tifo hastalığının etkeni S.typhi, sadece insanlarda hastalık yapan bir bakteridir. Dolayısıyla sağlıklı ve duyarlı kişiye bulaşması tifolu hastalardan veya taşıyıcı olan kişilerden, çoğu kez dışkı ile kirlenmiş yiyecek ve içeceklerin ağız yolu ile alınması ile olmaktadır. Tifolu hastalar dışkı ve idrarlarıyla bol miktarda bu mikrobu çıkarırlar. Tifo taşıyıcıları bol miktarda bakteri yayarlar. Tifonun bulaşması böyle kişilerin dışkılarıyla herhangi bir şekilde karşılaşmış gıda ve sularla olmaktadır. Alt yapı tesislerinin yeterli ve sağlıklı olmadığı yerlerde, kanalizasyon sularının içme ve kullanma sularına karışması sonucunda tifo salgınları görülür. Tifo, hastaların kullandığı bardak, havlu gibi eşyaların tutulması ile ellerle de bulaşabilmektedir. Sinekler ayaklarıyla taşıyıcı rolü oynayarak tifo mikrobunu gıda ve sulara bulaştırabilir. Tifo mikrobu su, buz ,toz, kuru atıklarda haftalarca canlı kalabilme özelliğindedir.
Dünya sağlık örgütü tarafından dünya genelinde yılda 16-17 milyon tifo olgusu görüldüğü ve yaklaşık 600.000 ölüme yol açtığı hesaplanmıştır. Ülkemizde tifo endemik (belli bölgelerde görülen) bir hastalıktır.
Tifo olguları ve salgınları yaz aylarında görülmektedir. Ülkemizde de temmuz ayında artmaya başlamakta ağustos, eylül ve ekimde en yüksek sayıya ulaştıktan sonra azalmakta ve kış aylarında az sayıda devam etmektedir. Tifo ırk ayrımı gözetmez. Her iki cinste eşit sıklıkta gözükür. Taşıyıcılıkta kadınlarda erkeklere göre 3 kat fazladır. Bu durum kadınlarda safra kesesi hastalıklarının erkeklere göre daha fazla olmasıyla açıklanmaktadır. Büyük çocuk ve genç erişkinlerde diğer yaş gruplarına göre daha fazla görülen bir hastalıktır. 11-30 yaş arası en sık görülür.
BELİRTİLERİ
Tifonun kuluçka süresi 10-14 gündür. Klinik seyir hastadan hastaya farklılık gösterir. Hafif belirtilerle akşamları yükselen ateş ile seyredebileceği gibi daha ağır şekilleri de olabilmektedir. Tipik bir tifo seyrinin süresi ortalama 4 haftadır. Tifo hastalığı çoğu kez 1-2 gün süren kırıklık başağrısı iştahsızlık gib yakınmalarla başlar. Hastalığın 1. haftasında hergün 1-2 C yükselen vücut ısısı 1. haftandın sonunda 39-40 C dereceye ulaşır. İştahsızlık yorgunluk genel vücut ağrısı ve baş ağrısı ateşe eşlik eder. Hastaların 2/3’sinde öksürük yakınması vardır. Karın ağrısı ve karında rahatsızlık hissi mevcuttur. Hastalar daha çok kabızlıktan yakınırlar. Bazen ishalde olabilir. Tifonun 2. haftasında tüm belirtilerde şiddetlenme olur. Ateş 41C’ye kadar çıkabilir. Devamlı bir hal alır. Hastanın genel durumu bozuk ve ağır hasta görünümündedir. Karnın üst kısmında döküntüler meydana gelir. Bu dönemde dışıda kan gözlenebilir. Hastalık 3.haftaya ulaştığında ateş hala devamlı bir şekilde vardır, giderel belirtiler şiddetlenir, halsizlik artar. Komplikasyon görülmezse ateş düşmeye başlar. Dördüncü haftanın sonuna doğru vücut ısısı normale döner.
TANI
Belirtileri olan hastada tifo akla gelmeli ve tanıya yönelik tetkikler yapılmalıdır. Ülkemizde düşmeyen ateş yakınması olan hastalarda mutlaka tifo akla gelmelidir. Kesin tanısı kan, kemik iliği, mide ve barsak ifrazatı, dışkı ve idrardan tifo mikrobunun üretilmesiyle konur.
PROGNOZ
Tifo oldukça komplikasyonlu bir hastalıktır. Prognoz komplikasyonların görülüp görülmemesi ve görülen komplikasyonların çeşidi ile önemli ölçüde etkilenir. Antibiyotik öncesi dönemde tifoadan ölüm oranı %15 iken bugün bu oran %1-2’lerdedir. Ölüm genellikle bakteri toksinlerinin aşırı miktarda kana geçişi, dolaşım yetmezliği, barsak delinmesi, barsak kanaması ve akciğer enfeksiyonu gibi komplikasyonlardan olmaktadır.
TEDAVİ
Tifo hastalığının tedavisinde antibiyotikler kullanılır. Antibiyotiklerin kullanıma başlanmasıyla ölüm oranı %20’lerden %1’e inmiş, ateş süresi 2-4 haftadan 3-5 güne kadar kısalmıştır. Bu hastalıktan şüpheleniyorsanız acilen bağlı olduğunuz aile hekimine başvurmanız gerekmektedir.
KOMPLİKASYONLARI
Tifo hastalığında komplikasyon oranı %20 civarındadır. Barsak komplşikasyonları hastalığın en sık görülen komplikasyonlarıdır. Tifo hastalığının seyri sırasında dışkıda mikroskopik olarak kan saptanabilir. Kanama fazla miktarda da olabilir. Kanama sonrası barsak delinmesi izlenebilir. Tifo hastalığında kan tablosunda değişiklikler gözlenebilir. Tifodan ölümlerin başta gelenlerinden biri barsak delinmesidir. Şiddetşi karın ağrısı hassasiyet, kusma olabilir.
Safra kesesi iltihabı yaklaşık %3 oranında gözlenir. Ayaklarda toplardamar iltihabı, böbrek iltihabı, bilinç bulanıklığı, kemik iltihabı, karaciğer ve dalakta apseler gözlenebilir.
KORUNMA
Tifodan korunmada en etkili yöntem içme ve kullanma sularının gerekli arıtma sistemlerinden geçirilerek temiz su temini ve sağlıklı bir kanalizasyon sisteminin kurulmasıdır. Bulaştırmada önemli rolü olan taşıyıcıların saptanarak tedavi edilmesi gerekmektedir. Taşıyıcıların gıda ve su ile ilişkili iş yerlerinde çalışmaları engellenmelidir. Tuvaletlerinde temizliğine, tuvalet çıkışında ellerin yıkanmasına dikkat edilmelidir. Tifodan korunma yöntemlerinden biri de aşılanmadır. Aşının koruyuculuğu düşük olup mecbur kalmadıkça yapılmamaktadır.

HAZIRLAYAN; Uz.Dr. Aziz ÖĞÜTLÜ

0 yorum:

Yorum Gönder