7 Temmuz 2011 Perşembe

*Subaraknoid *Hemoraji (6)

Subaraknoid Hemoraji
Beyin, beyincik ve spinal kordun (omurilik) subaraknoid boşluk yani kendilerini saran beyin zarı içerisine değişik nedenlerle kanama olmasına subaraknoid kanama denilmektedir. Bu kanama büyük çoğunlukla damar sisteminden, doğumsal damar duvarı bozukluklarından ve travmadan kaynaklanmaktadır. Oldukça ağır seyreden ve yaşamı tehdit eden bir durumdur.
Bu ağır kanama olguları insanlık var olduğundan beri mevcuttur. Eski mısır papirüslerinde buna benzer hastalar bildirilmiştir. Eski çağlardan beri hekimler bu kanamanın nasıl tedavi edileceğine yönelik yazılar yazmışlardır.
Hastalığın ağır olması nedeni ile bazı hastalar hastaneye ulaşamadan kaybedildikleri için bu kanamanın gerçek görülme oranlarını söylemek güçtür. Ancak bütün inmelerin %10 ‘unun, bütün beyin kaynaklı ölümlerin %25 ‘inin subaraknoid kanama sonucu oluştuğunu söyleyebiliriz.
Toplumda görülme sıklığı ise ortalama 100. 000 kişide 10 -16 arasında değişmektedir. Ancak yaş ilerledikçe bu oran artmaktadır. Dünyada en sık Japonya ve Finlandiya’da görülmektedir.
ABD’de yapılan bir çalışmada her yıl 30 000 kişi SAK geçirmektedir. Bunların %25 ‘i kaybedilmekte, %50’ sinde önemli tıbbi sorunlar oluşmaktadır.
Bu hastalık en sık 60 yaş civarında oluşmaktadır.
Bu hastalığın oluşmasında bazı risk faktörleri vardır.
1- Ailesel yatkınlık: aile bireylerinde bu hastalık mevcudiyeti durumunda diğer bireyler risk açısından araştırılmalıdır. Aile sel yatkınlık %5- 20 arasında bildirilmiştir.
2- Sigara: damar yapısını bozması, tansiyon yükselmesine neden olması gibi nedenlerle kesin bir risk faktörüdür. Yapılan bir çalışmada sigara içiminden 3 saat sonra risk en fazla bulunmuştur.
3- Alkol: bu hastalığa yol açma riski orta ve aşırı alkol tüketenlerde mevcuttur.
4- Hipertansiyon: yüksek tansiyon hastalarında, özelikle tansiyon takibi düzensiz olanlarda bu hastalık daha fazla görülmektedir.
5- Kullanılan ilaçlar: kokain, anfetamin gibi yasaklanmış uyuşturucu mahiyetindeki ilaçlar bu hastalığın ortaya çıkma riskini artırmaktadır.
BELİRTİLERİ
Hastalık başladığında ortaya çıkan semptom ve bulgular hafiften ağıra kadar değişmektedir. Ancak hafiften ağıra kadar geçmeyen baş ağrısı, ense sertliği (çenenin göğüs kafesine doğru getirilememesi), ani gelişen görme bozuklukları, ani başlayan şiddetli baş ağrısı, boyun ağrısı, sırt ağrısı, konuşmada bozulma, bayılma, nöbet geçirme, kısmi veya genel felç geçirilmesi, göz felci, bulantı, kusma olması bu hastalıkta görülebilecek şikâyetlerdir.
TANISI, TEDAVİSİ
Herhangi bir kişide bu şikayetlerin bir veya birkaçı olduğunda yapılması gereken ilk planda eğer hastanın durumu en yakın sağlık kurumuna gitmeye elverişli ise (hafif bir baş ağrısı, görmede biraz kısıtlanma, bulantı gibi) hemen götürülmelidir. Ama eğer hasta bayılmış, şiddetli kusması olmuş, konuşması bozulmuş, nöbet geçirmiş, kol ve bacak hareketleri azalmış veya hareketsiz ise hemen acil servisi arayarak ambulans ile sağlık kurumuna nakli gerekmektedir. Bu zaman zarfında hastanın düz bir yerde yatırılması, hava yolunun rahat olmasının sağlanması, kusmadan dolayı yan yatırılması sağlanmalıdır. Evde herhangi bir tedavi edici ilaç uygulanmamalı bu ancak uzman kişilerce yapılmalıdır.
PROGNOZU
Beyin cerrahisinin en ağır hastalıklarındandır. Hastaların bir kısmı hastaneye ulaşamadan kaybedilmektedir. %25’lik kısmı hastanede kaybedilmekte, yaşayan hastalarda ağrı nörolojik hasarlar (felç, konuşma bozukluğu, tekrarlayan nöbetler gibi) oluşabilmektedir.
TEDAVİSİ
Bu hastalığın tedavisi ancak yoğun bakım ünitesinde uzman gözetiminde yapılmalıdır. Sağlık görevlileri gelinceye kadar hasta yakınları eğer hastanın durumu ağır ise hastayı düz bir yerde yatırmalıdır. Ağız içinde gıda, takma diş vs. varsa çıkarmalıdır. Ağız açık tutulmalı rahat nefes alması sağlanmalıdır. Sağlık görevlilerine yardımcı olması için hastanın kullandığı ilaçlar sağlık belgeleri ve sağlık karnesi hazırlanıp görevlilere verilmelidir.
KOMPLİKASYONLAR
Bu hastalık ağır seyretmektedir. Hastalık yaşamı tehdit eden ciddi bir durumdur. Hastanın kaybedilme riski yüksektir. Yaşayan hastada ağır kalıcı felçler, konuşma, hareket kusurları gibi nörolojik hasarlar gelişebileceği bilinmelidir.
KORUNMA
Bu hastalığa yakalanmamak için ne yapabiliriz. Öncelikle eğer ailede birinci derece akrabalarda böyle bir durum var ise bir uzman görüşünü almak gerekmektedir. Hastalığın ortaya çıkmasını tetikleyen bazı risk faktörleri vardır. Örneğin; yüksek tansiyon, aşırı alkol tüketimi, sigara içimi, şeker hastalığı gibi. Eğer böyle bir rahatsızlık mevcut ise hiç ihmal edilmemeli ve düzenli kontroller yaptırılmalıdır.
Özellikle 60 yaş üzeri olanlarda bu risk faktörlerinden korunmak daha önemlidir. Belirli aralıklarla doktor kontrollerinin ihmal edilmemesi gerekmektedir.

HAZIRLAYAN: Uz. Dr. Erdal Reşit YILMAZ, Doç. Dr. Zeki ŞEKERCİ.

0 yorum:

Yorum Gönder