8 Temmuz 2011 Cuma

*Yeni *Doğanın *Solunum Sıkıntısı *Sendromu (6)

Yeni Doğanın Solunum Sıkıntısı Sendromu
Surfaktan, akciğerlerin genişleyebilmesi ve havalanmasının sağlanması için gerekli olan, normalde akciğerler tarafından üretilen bir maddedir. Üretilmesi hamileliğin özellikle son 2 aylık döneminde gerçekleşmektedir. Bu nedenle erken doğan prematüre bebeklerde akciğerlerin gelişememesi ve surfaktanın eksikliğine bağlı akciğerlerin yeterince genişleyip havalanamaması sonucunda oluşan solunum yetersizliği tablosu ‘Yenidoğanın Solunum Distresi (Sıkıntısı) Sendromu’ olarak adlandırılmıştır. Tüm canlı yenidoğanlar arasında sıklığı 200’de 1 iken prematüre yenidoğanlarda sıklığı 10’da 1’dir.
Geçmişte hastalık ‘Hyalen Membran Hastalığı’ olarak adlandırılmıştır. Surfaktan keşfedilmeden önceki dönemde ölen bebeklere yapılan otopsilerde akciğerlerin havalanmamış olduğu, hava ağacının ‘hyalen membran’ denilen bir madde ile dolu olduğu gözlenmiştir. Yakın geçmişte surfaktan keşfedilmiş ve akciğerlerin fonksiyonlarında önemli rol oynadığı tespit edilmiş, hastalığın nedeni aydınlatılmıştır. Son 20 yıllık dönemde ise ‘surfaktan’ molekülü üretilmiş, bu hastalığın tedavisinde önemli bir rol oynamıştır.
BELİRTİLER
Genellikle klinik bulgular doğumdan hemen sonra veya ilk saatlerde ortaya çıkar. Solunum sayısı artmıştır. Solunum zorluğu, inleme, göğüs duvarında çekilmeler ve morarma gözlenir.
TANI
Klinik bulgular ve akciğer filmi ile tanı konur.
PROGNOZ
Uygulanan güncel tedavilere rağmen bebeğin gebelik haftası ne kadar düşükse ölüm riski o kadar yüksektir. Özellikle gebelik haftası 28 hafta ve altındaki bebeklerde (normalde miadında gebelik süresi 40 haftadır) risk yüksektir.
TEDAVİ
Hastalığın akciğer olgunlaşması, surfaktan yapımı ile ilişkisinin belirlenmesi ve sentetik surfaktan molekülünün üretilmesi tedavide önemli rol oynamıştır. Solunum cihazı desteğinde yapay solunum, akciğerlere surfaktan verilmesi, serum ile damardan beslenme desteği ve diğer destek tedavileri uygulanmaktadır.
KOMPLİKASYONLAR
Solunum cihazı ile yapay solunuma bağlı olarak akciğer zarlarında delinme ve akciğerlerde sönme önemli bir komplikasyondur. Özellikle küçük prematüre bebeklerde kafa içi kanamaları ve akciğer kanaması riski artmıştır. Kalp ile akciğer arasındaki normalde kapanması gereken bir damar yapısının açık kalması olan PDA, bu hastalarda daha sık görülmekte ve ciddiyet taşımaktadır. Erken dönemdeki hayati risk taşıyan dönemi atlatan özellikle ağır prematüre bebeklerde “Bronkopulmoner Displazi – Kronik Akciğer Hastalığı” olarak adlandırılan, oksijen bağımlılığı ve solunum sıkıntısı ile karakterize bir tablo ile sıklıkla gelişmektedir.
KORUNMA
En önemlisi prematüre (erken) doğumu önlemektir. Bunun yanında gereksiz sezaryenden kaçınma, yüksek riskli gebelerin iyi izlenmesi ve olanak olursa anne karnındaki sıvılarda yeterli surfaktan miktarı oluşana kadar doğumun geciktirilmesi, doğumun tam teşekküllü ve yenidoğan yoğun bakım ünitesi olan bir hastanede gerçekleştirilmesi önemlidir. Erken doğum riski olan gebeler bir perinatoloji kliniğinde izlenmelidir. Bu gebelerde eğer gebelik süresi 32 haftanın altında ise anneye uygulanan steroid tedavisi bebeğin akciğerlerinin gelişimine ve surfaktan yapımına olumlu etki yapmakta ve RDS hastalığının oluşma sıklığı ve şiddeti azalmaktadır.

HAZIRLAYANLAR; Dr Hayrettin YILDIZ, Dr M. Gönül AYDOĞAN

0 yorum:

Yorum Gönder