Gebelik Zehirlenmesi (Eklampsi)
Eklampsi başka bir nörolojik hastalığa bağlı olmaksızın preeklampsi (gebelik zehirlenmesi) bulgusu olan hastada nöbetlerin veya komanın ortaya çıkması olarak tanımlanır. Halk arasında eklampsiye havale hastalığı da denmektedir. Eklampsi terimi ilk kez 1619 yılında Varandaeus tarafından kullanılmıştır. Daha sonrasında 1694 yılında Pew eklampsiyi gebelikle ilişkili klonik kasılmalar olarak tanımlamıştır. 1772’de De La Motte gebenin doğurtulmasıyla nöbetlerin iyileştiğini fark etmiştir.
Eklampsi sıklığı 1600 gebelikte 1 dir . Gebelik zehirlenmesi gibi eklampside daha çok ilk gebeliklerde ve genç annelerde görülür. Eklampsi hem anne, hem de çocuk için ölüm nedeni olabilecek bir hastalıktır. Eklampsi, Türkiye’de anne ölümlerinin en sık ikinci nedenidir. Daha çok gebeliğin son üç ayında görülür. Eklampsi hastaların yarısında doğumdan önce, geriye kalan yarısında doğum sırasında ve doğum sonrasında görülür.
Eklampsi nöbetinden önce hastalarda genel olarak gebeliğe bağlı yüksek tansiyon ve idrarda albümin çıkışı görülür. Hastaların az bir kısmında yüksek tansiyon görülmeyebilir. Eklampside yani havale hastalığında birbirini izleyen üç dönem vardır. İlk devrede hasta sakindir, baş ağrısından ve göz önünde sinek uçuşmasından şikâyet eder. Bakışları donuklaşır, yüz gerilir ve birden bilinç bulanır. İkinci dönemde çene kilitlenir, solunum durur, tüm vücut kasılır. Daha sonra kesik, sıçrayıcı, klonik denilen kasılmalar ve hırıltılı bir solunum başlar. Bu devrede gebenin çenesini açık tutacak kaşık gibi bir cismin ağza sokulması, dilin yaralanmasını önlemek ve solunumu ferahlatmak bakımından faydalıdır. Eklampsi nöbetinin en sonunda, koma dediğimiz hastanın uyuduğu dönem başlar. Gebenin her zaman komaya girmesi şart değildir. Bilinç bir sure sonra açılır ve genellikle hasta, olanları hatırlayamaz; amnezi dediğimiz durum meydana gelmiştir. Eklampsi krizleri doğum olana kadar bazen birkaç defa tekrarlayabilir. Doğumdan sonra ise eklampsi nöbeti daha seyrek görülür.
Tedavisi doğumdur. Ayrıca, nöbetleri kontrol altına almak ve yeni nöbetlerin ortaya çıkmasını engellemek için anneye ilaç başlanır. Halk arasında küçük tansiyon olarak bilinen diyastolik kan basıncını 90 ile 100 mmHg arasında tutmak için tansiyon ilacı başlanır. Özellikle 32.gebelik haftasının altındaki gebeliklerde doğum açıklığı oluşmamışsa doğumun sezaryen ile olması önerilmektedir.
Korunmak için doğum öncesi kontrollerinde doktorların uyarılarına dikkat edilmelidir. Tüm gebe kadınlara gebelik boyunca kilo takibi yapılmalı, düzenli olarak tansiyonları ölçülmeli ve idrarda albumini belirleyebilmek için idrar tahlili yapılmalıdır. Az tuzlu, düşük kalorili, proteinden zengin, karbonhidrat ve yağdan fakir bir beslenme şeklinde özetlenebilecek bir diyet uygulanmalıdır. Durumu ağır hastalar, hastaneye yatırılmalıdır. Bu hastalara nöbetleri önleyecek ilaçlar ve tansiyon düşürücü ilaçlar verilmektedir.
HAZIRLAYAN; Dr. Nadiye DUGAN
22 Haziran 2011 Çarşamba
*Gebelik *Zehirlenmesi ( *Eklampsi ) (6)
Etiketler:
saglikliyasam.gov.tr
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder