Omuriliğin ve Kafa Sinirlerinin Kanserleri
Omuriliğin tümörleri bizzat omurilikten köken alabildikleri gibi çevre dokulardan ve omurgadan da omuriliğe doğru yayılabilirler. Erişkinlerdeki omurilik tümörlerinin % 15-20 si, çocuklardakinin de % 35 i omuriliğin içinden gelişen kötü huylu tümörlerdir. Görüldükleri yaş grubuna göre türleri de değişebilir. Omurilik içi tümörlerin kötü huylu olabilirler. Omurilik dışında sinir kökleri, sinir kılıfı veya omurgadan da kaynaklanabilirler. Bazen de vücudun başka bölgelerinden kanser yayılımı şeklinde olabilirler.
Tarihte ilk tanımlanmaları Antik Yunan a dek geriye gitse de modern anlamda tedavi yönündeki ilk girişimler 19. yüzyılın sonu ve 20. yy.ın başında başlamıştır. İlerleyen dönemde gelişmelerle beraber tümörlere yönelik girişimler de daha başarılı sonuçlar elde edilebilmiştir.
Omurilik tümörleri omurga kanalına doğru büyüdükleri zaman bası bulgularına sebep olabilirler. Bel, boyun ve sırt ağrısının yanında kollarda ve bacaklarda uyuşukluklar, kuvvet kaybı, eğer ilerleyen safhalarda ise idrar kaçırma ve tam –kısma felç hali görülebilir. Bu bulguların çoğu omurilik kanalının tümör etkisi ile bası altında kalmasından dolayı ortaya çıkar. Kötü huylu tümörler hızlı büyür ancak daha iyi huylu tümörler yıllar içinde yavaş büyüdüğünden bulguların görülmesi uzun zaman alabilir.
Günümüzde tanı yöntemlerinin teknolojisinde kaydedilen gelişmeler ve özellikle Manyetik Rezonans (MR) görüntülemenin bize verdiği imkânlarla bu tür hastalıkların tanısı erken dönemde dahi konulabilmektedir. Bilgisayarlı Tomografi (BT) ye göre MR omurilik içinde yer alan tümörlerin görüntülenmesinde daha yararlıdır. Buna karşılık BT de kemik yapı ve omurga eklem yapılarını bize daha iyi gösterir. Bazen hastalık belirtileri görülmeden önce de başka bir sebeple istenen görüntüleme sırasında da tesadüfen görülebilir.
Tümörün hücre tipi, yerleşimi, büyüme hızı ve bunlara bağlı olarak değişen klinik tablo sağkalımı etkileyen önemli faktörlerdir. Tedavi şekli de bu faktörlere bağlı olarak değişir. Bu hastalıkların ameliyatla tedavisi genellikle gereklidir. İlerleyici kuvvet kaybı, idrar ve büyük abdest kaçırma, kısmi felç gibi hallerde ameliyat tedavisi acildir. Bu durumlarda erken dönemde yapılan girişimlerin büyük faydası olabilir. Cerrahi tedavide tümörün omuriliğe yaptığı basıyı ortadan kaldırmak başlıca amaçtır. Tümörün tipine, çevre dokuya yayılışına ve hastanın genel durumuna bağlı olarak mümkün mertebe çıkarılması gereklidir. Omurga stabilizasyonunda bozulma varsa düzeltilmesi, yardımcı enstrümanlarla veya kemik yapısına destek materyalleri kullanarak sabitlenmesi de uygulanan yöntemler arasındadır. Cerrahi tedavinin yanında radyoterapi ve özellikle son yıllarda gelişmeler gösteren radyocerrahi (Cyber-knife ) ile tümörlü bölgeye hedefli ışın tedavisi mümkündür.
Omurilik tümörlerinin bir kısmı kalıtımsal olabildiği gibi diğer kanser türlerinde olduğu gibi çevresel faktörlerde etkili olabilir. Sigara, alkol vb. gibi zararlı maddelerden uzak durmak, düzenli ve sağlıklı beslenme düzeni, egzersiz bilinen en etkili korunma yöntemlerinden sayılabilir.
Omurilikte görülen kötü huylu sinir kılıfı tümörleri, çok nadiren beyin sapından kaynaklanan ve kafa sinirleri olarak adlandırılan sinirlerde de görülebilirler. Bunun dışında yüz ya da dudak derisinden kaynaklanan bazı cilt tümörlerinin de yine çok ender olarak kafa sinirlerine yayılım gösterdikleri bilinmektedir.
HAZIRLAYAN; Dr Halil TOPLAMAOĞLU
5 Temmuz 2011 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder