5 Temmuz 2011 Salı

*Osteoporoz (6)

Osteoporoz
Osteoporoz; kemik miktarının azalması ve kemik dokusunun kalitesinin bozulması sonucunda kemik kırılganlığının ve kırık olasılığının artması ile karakterize dünyada en yaygın görülen iskelet sistemi hastalığıdır. Halk arasında ‘kemik erimesi’ olarak bilinmektedir. Kelime anlamı "gözenekli kemik" demektir. İlk tanımı 1829 yılında yapılmıştır.
Kemik; yaşam boyunca kendini yenileyen bir dokudur. Çocuklarda ve gençlerde yapımı daha fazla, orta yaşlarda kemik yapımı yıkıma eşittir. 17–35 yaş arasında kemik kütlesi yaşam süresince en yüksek düzeye ulaşır. Bu yüzden bu yaştaki kemiğe "doruk kemik kütlesi" adı verilir. Doruk kemik kütlesi düzeyine; genetik, aktivite düzeyi, beslenme ve hormonal faktörler etki eder. Genetik en etkili faktördür, yani kemik miktarımız aileden kalıtımsal olarak gelmektedir. Ancak kemik miktarınızı arttırmak için doğru beslenmeli ve düzenli fiziksel aktivite yapmalısınız. Doruk kemik kütleri 40 yaş civarına kadar aynı seviyede korunur. İlerleyen yaşla birlikte bu denge bozulur. Kadınlarda menopozla birlikte hızlı kemik kaybı başlamaktadır. Kadınlarda östrojen denilen hormon kemiklerin yıkımını önlemektedir. Adet kesimiyle (menopoz) bu hormon azaldığından kemik yıkımı artar. Osteoporoz sadece kadınlarda görülmez, daha geç olarak erkeklerde de görülen bir hastalıktır. Kadınlar yaşamları boyunca kemik miktarlarının %30-40’nı, erkekler ise %20-30’nu kaybederler.

Osteoporoz Risk Faktörleri Nelerdir?
1. Yaş: Yaşla birlikte osteoporoz riski de artar.
2. Cinsiyet: Kadın olmak
3. Geçirilmiş osteoporotik kırık
4. Kalça kemik mineral yoğunluğu
5. Düşük vücut kitle indexi (<20 kg/m2). Zayıf ve narin yapılı olmak riski arttırır.
6. 3 ay veya daha uzun süreli günde 5mgr veya daha fazla kortizon kullanmak
7. Romatoid artrit
8. İkincil osteoporoz yapan nedenler
9. Annede kalça kırığı
10. Sigara içmek
11. Alkol kullanmak
BELİRTİLERİ
Osteoporoz genellikle sessiz ilerleyen bir hastalıktır. İlk belirtisi hafif bir düşme, çarpma sonucu oluşan kırıklar ve buna bağlı olarak gelişen ağrı olabilir. Kırıklar daha çok omurlarda, el bilekleri ve kalça kemiklerinde oluşmaktadır. Özellikle omur kırıkları bazen hiçbir neden yokken oluşabilir ve belirti vermeyebilir veya sırt ağrısına yol açabilir. Omurlarda oluşan kırıklar nedeniyle boyda kısalma, hareket kısıtlılığı, omurgada eğrilik (sırtta kamburluk gibi) gelişebilir. Osteoporozun ileri dönemlerinde omurga ve göğüs kafesinde oluşan şekil bozuklukları beslenme ve solunum problemlerine yol açabilir.
Özellikle kalça kırıkları sonrası kişide özürlülük gelişebilir. Kalça kırığı, özellikle ilk altı ayda olmak üzere ölümle sonuçlanabilmektedir.
Bunların yanında düşme korkusu ve vücut şeklinde bozulma nedeni ile hastalarda psikolojik yakınmalar görülebilir.
TANISI
Osteoporoz tanısı; kemik yoğunluğu ölçümü ile konulmaktadır. Bu amaçla günümüzde en çok kullanılan ve altın standart olarak kabul edilen teknik DEXA ( Dual Energy X-Ray Absorbsiyometri)’dır. Radyografiler incelemesi ancak kemiklerdeki kalsiyumun % 30 kadarı kaybolduktan sonra bulgu verdiğinden başlangıçta yetersizdir. Yine de bel-sırt ağrısı yapabilecek diğer hastalıkları elemek ve varsa osteoporoza ait kırıkları görmek için gereklidir. Kemik mineral yoğunluğu ölçümünden osteoporoz tanısı dışında kırık riskinin saptanmasında, tedaviye karar vermede ve tedavinin etkinliğini değerlendirmede yararlanılır. Ancak tedaviye karar vermede tek başına değerlendirilmesi doğru değildir. Hastanın tüm klinik özellikleri ve mevcut risk faktörleri değerlendirilerek tedavi planlanmalıdır.
Doktorunuz aksini önermedikçe Kemik Mineral Yoğunluğu Ölçümü tedaviye başlandıktan 2 yıl sonra ve takibende 2 yılda bir tekrarı önerilmektedir.
Diğer hastalıkların ayrımında, kemik yıkım hızının tespiti ile en uygun ilacın seçiminde, tedaviye yanıtın erken dönemde değerlendirilmesinde kan ve idrar tetkikleri de yardımcıdır. Bu amaçla idrarla atılan kalsiyum miktarının tespiti, serumda ve idrarda kemik yapım ve yıkım testleri kullanılmaktadır.
Kemik Mineral Yoğunluğu Ölçümü Kimlere Yapılmalıdır?
1. 65 yaş üstü kadınlara, 70 yaş üstü erkeklere
2. Menapoz sonrası kadınlar ile 50-69 yaşları arasındaki erkeklerden osteoporoz kırık risk faktörlerinden birine sahip olanlara yapılmalıdır.
TEDAVİSİ
Osteoporoz tedavisinde amaç; mevcut kemik kitlesinin korunması veya arttırılması, kırıkların önlenmesidir. Bu amaca yönelik tedavi seçenekleri şunlardır:
1. Beslenme Önerileri:
Yeterli Kalsiyum Alımı: Kalsiyum doruk kemik kütlesinin oluşumunda, korunmasında ve yaşa bağlı kemik kaybının azaltılmasında son derece önemlidir. Yaşamımızın belli dönemlerinde kalsiyum ihtiyacımız değişkenlikler gösterir. Büyüme çağındaki çocuklar ve gençler, hamile ve emziren kadınlar, menopoza girmiş kadınlar, yaşlılarda kalsiyum gereksinimi daha yüksektir. Tablo-1’de yaşa ve cinsiyete göre günlük kalsiyum ihtiyacı verilmiştir.
Tablo 1: Yaşa-Cinse Göre Günlük Kalsiyum İhtiyacı
YAŞ Günlük Gerekli kalsiyum (mg)
0-6 ay 400
6ay-1 yaş 600
1-10 yaş 800-1000
11-24 yaş 1200-1500
25-50 yaş 1000
Kadın: Gebelik ve laktasyon 1200
Kadın: 50- 64 yaş (menopoz sonrası, östrojen almıyor) 1500
Kadın: 50- 64 yaş (menopoz sonrası, östrojen alıyor) 1000
65 yaş üstü erkek ve kadınlar 1200
Günlük gerekli kalsiyumun besinlerle alınması idealdir. En önemli kalsiyum kaynağı süt ve süt ürünleridir (peynir, yoğurt vb). Ancak günlük kalsiyum ihtiyacına her zaman diyetle ulaşılması mümkün olmayacağı için dışarıdan kalsiyum ilaçları ile desteklenmesi gerekebilir. Günlük 1200-1500mgr üzerindeki kalsiyum alımı taş oluşumu ve kalp-damar hastalıkları riskini arttırabilir.
Yeterli D Vitamini Alımı: Kalsiyumun barsaktan emiliminde, kemiklerin sağlıklı olmasında kas gücünde, denge ve düşmelerin önlenmesinde D vitaminin rolu çok büyüktür. D vitaminini diyetle almanın dışında güneş ışığı ile cildimizde yaparız. Güneşe yeterince maruz kalmayanlarda, ileri yaşlarda diyetle alınan D vitaminin emilimi ve ciltte yapımı azaldığından D vitamini eksikliği oluşabilmektedir. 50 yaş üzerinde her iki cins için her gün 800-1000 İÜ D vitamini alımı önerilmektedir.
Yüksek protein ve tuz içeren besinler ve fazla miktarda kafein alımı ( 4 fincan / gün ) idrarla kalsiyum atılımını arttırarak osteoporoza yol açmaktadır.
Sigara ve alkol kullanımının da kırık riskini arttırdığı saptanmıştır.
2. Egzersiz
Fiziksel aktivite kemik kaybının hızını yavaşlatır ve kemik kitlesini arttırır. Ayrıca ağrıyı azaltmada, denge ve koordinasyonu arttırmada da yararlıdır. Osteoporozda en yararlı sonuç alabileceğiniz aktiviteler kendi vücut ağırlığı ile yerçekimine karşı yapacağınız yürüme, jogging, yavaş koşu, step gibi egzersizlerdir. Yeterli aydınlıkta, kaygan olmayan düz zeminde; her gün ya da haftada 3 gün yarım ila bir saat yürüme yapmanız yeterli olacaktır. Ayrıca solunum ve postür egzersizleri, ağırlıkla yapılan kas kuvvetlendirme egzersizleri, germe egzersizleri, denge ve koordinasyon egzersizleri de yapmalısınız. Osteoporozlu hastalarda öne eğilmeyi içeren aktiviteler önerilmemektedir.
3. Korse ve Destekler
Eğer yürümekte zorluk çekiyorsanız baston veya yürüteç kullanmaktan çekinmeyin. Bastonların ucu kaymayı önleyecek şekilde lastikli olarak yapılmalıdır. Denge sorununu daha yoğun yaşayanlar tek uçlu baston yerine 3 veya 4 ayaklı bastonları ya da yürüteç kullanabilirler. Omurga kırıklarına bağlı ağrıyı azaltmak, kamburluğu düzeltmek ve günlük yaşam aktiviteleriniz sırasında destek ve hatırlatıcı olması amacıyla korse kullanabilirsiniz. Uygun korse seçimi için doktorunuza danışınız.
4. İlaç Tedavisi
Osteoporoz tedavisinde kalsiyum ve D vitamini dışında kemik yıkımını azaltan ya da kemik yapımını arttıran çeşitli ilaç seçenekleri mevcuttur. Bifosfonatlar, raloksifen, stronsiyum ranelat, kalsitonin, hormon replasman tedavisi, parathormon ilaç tedavi seçenekleridir.
KOMPLİKASYONLARI
Osteoporozun en sık görülen ve en önemli komplikasyonu kırıklardır. Kalça kırıkları ciddi sakatlık veya ölüme neden olabilmektedir. Omurlarda oluşan kırıklar ise sırt ağrısına, boy kısalmasına, omurgada eğriliklere( kamburluk gibi ) neden olabilmektedir.
KORUNMA
Kemik kaybını azaltmak için koruyucu önlemler:
- Yeterli kalsiyum ve D vitamin alın.
- Sigara içmeyin.
- Düzenli egzersiz yapın.
- Aşırı alkol tüketmeyin.
- Aşırı kafein tüketmekten kaçının.
- Aşırı tuzlu beslenmeyin.
- Güneş ışınından faydalanın.
- Düzenli egzersiz yapın.
- Kortizon, heparin, epilepsi ilacı kullanıyorsanız doktorunuza danışın.
Düşme ve kırık riskini azaltmak için koruyucu önlemler:
- Geniş tabanlı ve kaymayan ayakkabı giyin.
- Ayağa takılabilecek uzun elbise giymeyin.
- Yataktan veya oturulan yerden aniden kalkmayın.
- Yağmurlu havada, ıslak ve buzlu zeminde mümkünse dışarı çıkmayın, çıkmak zorundaysanız baston alın.
- Evde takılabilecek cisimleri kaldırın (oyuncak, elektrik kordonu, kilim vb.)
- Evlerin döşenmesinde duvardan duvara halı kullanılmalı veya kaymaması için halıların altına astar kaplatın.
- Düzenli göz muayenesi olun ve gerekirse dereceli gözlüğü kullanın.
- Mutfakta sık kullanılan malzemeler kolay ulaşılabilir yerlere koyun.
- Çekme veya itme gibi hareketler yapmanız gerekiyorsa örneğin bir yeri süpürüyorsanız belden öne doğru eğilmeyin.
- Evde ütü, elektrikli süpürge gibi aletlere dayalı işler yaparken dik durun, gereğinde bir ayağınızı dönüşümlü olarak yükseğe koyun.
- Yerden bir şey kaldırmak için önce yere eğilmek zorundaysanız dizlerinizi bükün ve bacaklarınızı birbirinden ayrı tutarak eğilin.
- Evde merdiven, duş, küvet ve klozet kenarlarına tutamaç taktırın.
- Küvet ve duşun içinde kaymayan paspas ve tabure kullanın.
- Evde merdivenlerde ve koridorlarda yeterli aydınlatmayı sağlayın. Ev dışında karanlık yerlerde kullanmak için el feneri taşıyın.
- Araç kullanırken direksiyona yakın ve beliniz dik pozisyonda oturun.
- Kas güçsüzlüğü, görme veya denge problemi, uyku hapı veya sakinleştirici kullanımı nedeni ile düşme riski söz konusu ise baston vb. destek kullanın.

HAZIRLAYANLAR; Doç. Dr. Sumru ÖZEL, Dr. Zuhal ÖZİŞLER

0 yorum:

Yorum Gönder