5 Temmuz 2011 Salı

*Otizm ve Otizm *Spekturum Bozukluğu (6)

Otizm ve Otizm Spekturum Bozukluğu
Otizm tipik olarak hayatın ilk üç yılında temel belirtileri ortaya çıkan gelişimsel bir bozukluktur. Klasik Otistik çocuklar ve spektrum içerisinde yer aldıkları düşünülen otizm belirtileri gösteren diğer çocuklar gelişimin çeşitli aşamalarında ağır ve yaygın bozulmalar gösterirler. Otizmin temel özellikleri; toplumsal etkileşim ve iletişimin büyük ölçüde bozuk ve anormal gelişimi, ilgi ve etkinliklerin belirgin sınırlılığıdır. Günümüzde her 150 çocuktan birinin Otizm Spektrumunda yer aldığı düşünülmektedir.
Klinik ve epidemiyolojik çalışmalar erkek çocuklarda otizmin 3-4 kat fazla olduğunu göstermektedir. Otistik bozukluğu olan kız çocuklarda daha ciddi zekâ geriliğin bulunma olasılığı yüksektir. Bu da kızlarda otizm gelişmesi için altta yatan beyin hasarının daha ağır olması gerektiği düşüncesini akla getirmektedir.
Bugüne kadar yapılan oldukça fazla sayıdaki araştırma, otizmin nedeninin doğrudan ailenin yetiştirme tarzının bir sonucu olarak ortaya çıkmadığına dair yeterli veri sağlamıştır.
Bozukluğun nedenleri ve tedavisine dair araştırmaların ezici çoğunluğunu biyolojik çalışmalar oluşturmaktadır. Sonuçlar kuvvetli şekilde genetik nedenleri ön plana çıkarmaktadır. Genetik alt yapının yatkın kıldığı çocuklarda çevresel uyaranların yetersizliğinin de (örn: bebeği sürekli televizyon karşısına koyma, birebir ilgilenmeme, oynamama vs.) önemli risk faktörü olduğu yaygın kabul görmektedir.
BELİRTİLERİ
Otizm, karşılıklı sosyal etkileşimde bozulma, iletişim biçiminde sapma, davranış ve ilgilerde kısıtlılık ile karakterizedir.
1 -Karşılıklı Sosyal Etkileşimde Bozulma
Bu alandaki bozulma çok belirgin ve süreklidir. Toplumsal etkileşim ve iletişimi düzenleyen sözel olmayan davranışların (örn: göz göze gelme, takınılan yüz ifadesi, alınan vücut konumu, yapılan el kol hareketleri) kullanımındaki bozulma çarpıcıdır. Aileler çocuklarının sevinç ve üzüntülerini paylaşmadığını, konuşurken göz teması kurmadığını, anne-babanın varlığına gereksinim duymuyor gibi davrandıklarını, sadece bazı gereksinimlerinin karşılanması gerektiğinde anne-babaya yöneldiklerini ancak bu durumda da ayrım yapmadıklarını, çevrelerinde yabancı birisi varsa gereksinimini karşılamak için ona da gidebildiğini belirtirler. Aileler çocuğun kendilerine bakması için yüzünü tutup kendilerine çevirdiklerini söyleyebilirler. Çocukların ismine de tepki vermemeleri çok tipik belirtilerden biridir ve aile bazen çocuklarının sağır olduğunu zannedebilir.
Yaşıtlarıyla uygun ilişkiler kurmazlar. Özellikle küçük yaşlardayken arkadaşlık kurma istek ve ilgileri hiç yok ya da çok az gibidir.
Sevinçlerini, ilgilerini ya da başarılarını diğer insanlarla kendiliğinden paylaşma arayışı içinde değildirler. Sağlıklı bebekler için çok alışıldık olan sarılma, kucaklaşma gibi davranışları sergilemezler, göz ve fiziksel temastan kaçınırlar, sevgi, şefkat gereksinimi duymazlar, kendilerine bakan kişiyi gördüğünde gülümseme çoğu zaman yoktur. Öpülmeye,kucaklanmaya ve sevilmeye kayıtsız görünürler.
Aileler çocuğun ilgilendiği nesneyi getirip göstermediğini, belli etmediğini, genelde yalnız oynamayı tercih ettiğini, etrafındaki insanların pek farkında olmadığını, çevresindeki diğer çocuklarla oynamaya ilgi duymadığını, sanki kendi dünyasındaymış gibi davrandığını,oynadığı şeyin daha çok mekanik tarafıyla daha çok ilgilendiği (örn: arabanın sadece tekerleğin i döndürüp durma) belirtirler.
Cansız nesnelere geliştirdikleri bağlanma, insanlara geliştirdikleri bağlanmadan daha belirgin olabilir. Canları acıyınca veya üzgün olduklarında, anne-babaları tarafından rahatlatılma girişimlerinde bulunmayabilirler.
Otistik belirtiler gösteren çocuklar normal çocuklar gibi karşısındakilerin ne düşündüğünü ve hissettiğini anlayamaz ve sezinleyemezler.
Bu bozukluğu gösteren bireyler diğer çocuklara (kardeşleri de dahil olmak üzere) ilgisizdir, başkalarının gereksinimlerinin ve sıkıntılarının farkında olma ve anlamada zorlukları vardır.
Otistik belirtileri olan çocuklar sıklıkla anne-baba, kardeşler, öğretmenler gibi
yaşamlarındaki en önemli kişileri bilmiyor ya da ayırt edemiyormuş gibi görünürler.
2-İletişimde Bozulma
İletişimdeki bozulma, belirgindir ve hem sözel hem de sözel olmayan becerileri etkiler. Konuşmaya başlamasında ya gecikme vardır ya da hiç gelişmemiştir. Dil gelişimindeki bu gecikme ailelerin genelde ilk dikkatini çeken belirtilerden biridir. Konuşması var olan bireylerde ise başkalarıyla söyleşiyi başlatma ya da sürdürmede sorunlar vardır. Otistik belirtileri olan çocuklarda çoğu zaman konuşma olmadığı gibi iletişimi sağlayan diğer yolları da sınırlı kullanırlar. Bu çocukların 1/3 'ünde konuşma gelişiminde sonradan bir kayıp ve gerileme öyküsü bulunmaktadır. Aileler çocuğun birkaç kelime söylerken bu kelimeleri kullanmayı bıraktığını ya da gelişimsel olarak durmuş gibi göründüğünü bildirmektedir.
Konuşmanın var olduğu durumlarda konuşmanın hızı, tonlaması, sıklığı, ritmi ve vurgusu anormal olabilir. Dilbilgisi yapıları çoğu zaman gelişmemiştir ve basmakalıp, yineleyici kullanımları içerir. Aileler çocuklarının aynı sözcükleri ve cümleleri anlamsız yere sürekli tekrarladığını belirtebilir.
Sıklıkla kendisine söylenileni kavrama oldukça gecikmiştir ve birey basit soru ve emirleri anlamayabilir. Aileler çocuğun hiçbir komuta yanıt vermediğini, sanki duymuyormuş gibi davrandığını söylerler.
Otistik belirtileri olan çocuklarda hayali oyun pek görülmez. Basit taklit oyunlarına,bebeklik ve erken çocukluk döneminde beklenen alışkanlıklara pek rastlanmaz.
3-Sınırlı, Yineleyici, Basmakalıp Davranış, İlgi ve Etkinlik Örüntüsü.
Bazı zamanlar bir ya da birden fazla sınırlı ilgi örüntüsü çerçevesinde kapanıp kalabilir, esnek olmayan davranışlar gösterebilirler. Otistik belirtiler gösteren çocukların ilgilendikleri şeyler oldukça kısıtlıdır, çoğu zaman tek ve dar bir alanla sınırlıdır (örn; oyuncakların belli parçaları, tarihler, telefon numaraları).
Tekrarlayıcı hareketlerin yanı sıra değişikliğe aşırı direnç gösterme, rutinler konusunda ısrar etme, bazı nesnelere aşırı bağlanma, örneğin dönen nesnelerle aşırı ilgilenme görülebilir. Bazı çocuklar oyun oynuyor gibi görünse de oyuncağı kendi işlevi yönünde kullanmazlar. Arabanın sadece tekerleğini sürekli çevirip durabilir, oyuncağın sadece düğmesini açıp kapayabilir. Aynı durum, nesne ya da harekette ısrar ederler ve önemsiz değişikliklere aşırı şekilde direnebilirler (örn: çok küçük bir çocuk mobilyaların yeni düzenlemesi ya da yemek masasında yeni mutfak malzemesi kullanılması gibi değişikliklere aşırı tepki gösterebilir). Uygunsuz, mantıksız durum ya da nesnelere bağlanmalar olabilir (örn: bir yere her zaman aynı yoldan gitme, gittiği yerden her zaman aynı şeyi görme isteği)
Sallanmak, bir şeyi sürekli sallamak, el çırpma, parmak şıklatmak, kendi etrafında dönmek; tuhaf el hareketleri, tuhaf vücut duruşu, parmak ucunda yürüme gibi hareketler otizm belirtileri gösteren çocuklarda sıktır.
Belirli eşyaların parçalarıyla (düğmeler, bedenin bir parçası) ısrarlı bir biçimde aşırı uğraşabilirler. Mekanik hareketlere (örn: oyuncakların dönen parçaları, açılır-kapanır kapılar,elektrikli vantilatör ve diğer hızla dönen nesneler) büyülercesine ilgi duyabilirler.
Birçok olguda eşlik eden zekâ geriliği teşhisi vardır ve bu geriliğin düzeyi değişebilir. Ayrıca aşırı hareketlilik, huzursuzluk, ani tehlikeli davranışlar gösterme, saldırganlık, kendine zarar verme ve özellikle küçük çocuklar huysuzluk-öfke nöbetleri, uyku ve iştah sorunları gibi davranışsal belirtiler mevcut olabilir.
Işık, ses, dokunma gibi uyaranlara tuhaf tepkiler verebilirler (örn: yüksek ağrı eşiğinin bulunması, ses ve dokunmaya karşı aşırı bir duyarlılık, ışığa ve renklere abartılı tepkiler).Büyük bir gürültü esansında veya adı seslenildiğinde işitme engelli gibi davranan bir otistik çocuk, kâğıt hışırtısı veya başka bir odadan gelen müzik sesi ile son derece dikkat kesilebilir. Duygusal durumunda olağan dışılıklar olabilir (örn: nedensiz ağlamalar ve gülmeler)görülebilir. Gerçek tehlikelere karşı tepkisiz görünürken, zararsız durum ve nesnelere karşı aşırı korku dolu yanıtlar verebilirler.
TANI
Otizm belirtileri gösteren çocuklarda erken tanı (özellikle ilk 3–4 yaş) son derece büyük öneme sahiptir. Bu yüzden yukarıda sayılan belirtilerden bir kısmı ya da tamamını gösteren çocukların aileleri hiç zaman kaybetmeden bir Çocuk Ergen Psikiyatrisine başvurmalıdırlar. Ailelere akılda kalıcı olması açısından şöyle özetlenebilir:
"Çocuğunuzun gelişiminde, diğer çocuklardan farklı, yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu düşünüyor ya da sezinliyorsanız lütfen zaman kaybetmeden bir uzmana danışınız."
Araştırmalara göre aileler genelde çocuklarla karşılaşan ve muayene eden birçok hekimden
(Çocuk Hastalıkları hekim i, Aile hekimi, Pratisyen hekim gibi) görüş sormakta ancak "sorun yok" ya da "bekle" tavsiyesini almaktadır. Ancak bu durum tanını gecikmesine ve çok
vahim sonuçlara yol açabilmektedir.
HASTALIĞIN SEYRİ
Otizm çoğu zaman kronik gidişlidir. Bu bozukluğa sahip bireylerden yetişkinliğe ulaşanların oldukça küçük bir yüzdesinin bağımsız yaşayabildiğini ve çalışabildiğini araştırmalar göstermektedir.

HAZIRLAYANLAR; Dr Şahin BODUR, Dr Serhat TÜRKOĞLU, Doç Dr Pınar ÖNER

0 yorum:

Yorum Gönder